Türkiye’nin en büyük şarap ithalatçısı-
nın yanında işe başladım. Patronumu
çok severim, işi bana öğreten insandır.
Şirketi benim gözümde mezun olduğu
okul olan NDS gibi yönetiyordu zaten.
Ben bir senede o kadar çok iş öğrendim
ki… Sen yaparsın deyip sırtımı sıvaz-
lıyordu. Bir gün satış ekibini karşısına
oturttu, taş çatlasa bir saat şarap an-
lattı ve sonra dedi ki bu eğitimi sen
vereceksin bundan sonra. Bir sene
çalıştım orada ve bana birçok şeye
bedeldi, çok fazla şey öğrendim.
Müşteriler başka soru sormadıkları
sürece o eğitimi temel bilgi sahibi
herkes verebilir. Çok basit bir şey
aslında. Olay, soru geldiği zaman
cevap verebilmekte.
P: Tabii kimin ne sorup ne sor-
mayacağı da belli olmuyor…
B.D: Maalesef bu doğru ve bir-
çok insan bu konuda hava at-
mayı çok seviyor. O yüzden sana
bir şeyleri bildiğini gösterip hava
atmak için soru soran o kadar çok
insan oluyor ki… Herhangi bir eksik
bilgin varsa, o noktada yanıyorsun.
P: Peki, bu şirketten sonra neler oldu,
hangi noktada yarışmaya başladınız?
B.D: Kayra Aka-
demi bünyesin-
de WSET - Wi
Advanced’e
git-
tim. Sınıf birincisi
olarak bitirdim.
Devamında
da
Kayra Akademi ile
içli dışlı oldum.
2010’da akademi-
nin müdürü Cü-
neyt Bey, Türkiye
Sommelier
Yarışması’na
katılmam
için ısrar etti.
Katılan
tek
kadın ben-
dim,
yarış-
manın bir önceki günü eğitim ve-
riyorlardı ve 2008 yılının Avrupa
En İyi Sommelier’si İsa Bal geldi
ve bize elinden geldiğince anlattı.
O akşam Ulus 29’a gittim, oranın
sommelier’si Stéphane Vattepain
çok yakın arkadaşım. Yarın
yarışma var, bana öğret-
Ama bunun bir meslek
olabileceği aklımın
ucundan geçmiyordu.
Ben mimar olmak
istiyordum.
men lazım dedim.
P: Bir önceki gece?
B.D: Evet bir önceki gece! Akademideki
eğitimden çıktım ve Stéphane’ın
yanına gittim. Kadehleri öğret-
ti, karafa şarap süzmeyi öğretti
ve bir tane de bana süzdürttü.
Oradan çıkınca koşa koşa gidip
kendime düzgün bir karaf al-
dım. Eve gelip eşime yapmaya
devam ettim. Jüriye yaptığım
ise, hayatımdaki üçüncü karafa
süzmeydi.
P: Ve ikinciliği kazandınız?
Nasıl bir duyguydu?
B.D: Finale kaldığımı
öğrendiğimde nere-
deyse heyecandan
ölecektim.
Nasıl
olabilir diyip duru-
yordum kendi ken-
dime. Sonuç olarak
ikinci bitirdim. Bi-
rinciyi Avrupa’daki
yarışmaya, ikinciyi
yani beni de Chai-
ne de Rottisseurs’e
gönderdiler.
P: Böylece devamı
gelmeye başladı?
B.D: Böylece deva-
mı gelmeye başladı
ama ben daha ken-
dime
sommelier
demeyi yediremi-
yordum. Türkiye’de
maalesef eline şişe
alana
restoranda
sen sommelier ol
diyorlar ve birçoğu
da çok bilgisiz. Bu
durumun bilincin-
de olduğum için bu
unvanı hak etmem
gerektiğini düşün-
65