Perspective Perspective 28 | Page 43

yeterli altyapıya sahip ve tek gereken şey bu dilleri bilimsel faaliyete uygun şekilde geliştirmeye daha fazla niyet edip çabalamak, ve bu dildeki bilimsel terminolojiye insanları alıştırmak.
Konuya günümüz Türkiye’ si çerçevesinden bakacaksak, yeni ortaya çıkan iki fenomeni hesaba katmadan ciddi bir inceleme yapmamızın mümkün olmayacağını belirtelim. Birinci fenomen şudur ki, hem dünya’ nın birçok ülkesinde hem de Türkiye’ de, artık eğitim( özellikle de ilköğretim) neredeyse bütün halkın faydalandığı bir imkan haline gelmiştir; dolayısıyla geçmiştekinin aksine, eğitim politikalarındaki seçimler geniş halk kitlelerini doğrudan etkileyen bir nitelik kazanmıştır. Söz konusu ikinci fenomen ise şu anda eğitimde kısmen kullanılan veya kullanılmak istenen yabancı dilin, Türkiye’ yle kültürel anlamda ancak sınırlı ve tarihi anlamda nispeten yeni bağları bulunan Batı Avrupa dilleri olmasıdır. Aslında bu iki fenomen neden yabancı dilde eğitim tartışmalarının bu kadar hararetli geçtiğini de bir ölçüde açıklıyor: geçmiştekinin aksine eğitim, önde gelen küçük bir kesimin değil de bütün bir toplumun zihinsel dünyasını şekillendirebilecek( en azından etkileyebilecek) bir araç haline geldiyse, bu aracın içeriğinin çok daha dikkatli seçilmesi gerekir.
Bu aşamada insan varoluşunun en önemli öğelerinden birisi olarak varlığını binyıllardır sürdüren“ eğitim sürecinin” ne ifade ettiğini kısaca açmamızda fayda var. Bu kavram hem bazı eğitim kurumlarına gidip yeterlilik belgesi edinme süreciyle hem de hayatın her alanında insanın şekillenmesiyle özdeşleştiriliyor. Öyle ki doğduğu günden itibaren her bir bireye ailede, sokakta ve öğretim kurumlarında bazı bilgiler, beceriler ve değerler aktarılıyor ve de mümkünse kişilerin içindeki potansiyellerin ortaya çıkması amaçlanıyor. Bunun altında yatan beklenti, insanoğlunun gerek toplumsal varlığını gelecekte sürdürebilmesi gerekse medeniyet ve tekniği daha ileri götürmesi beklentisidir diyebiliriz sanırım. Sonuçta bütün bu süreçler içerisinde eğitim, bütün insan topluluklarında yeni nesillerin istenilen bazı kabiliyetlere erişimini temin
... uygulamanın özel
okullarda mı, yoksa
devlet okullarına mı,
yoksa her ikisinin de bir
kısmında mı var olması
gerektiği de konuya
ilişkin tartışmaları
oluşturuyor.
ediyor ve bilinçli veya bilinçsiz şekilde bir normlar bütününün de aktarımını sağlıyor. İşte tam bu bağlamda önemli bir hususu belirtelim: Çağımızda ailelerin ve sokaktaki eğitimin payı azalırken, okulda alınan eğitimin ve medya araçlarının etkisinin payı, yeni kuşakların
zihni üzerindeki etkisini artırmaktadır. Bu da, tıpkı yukarıda belirttiğimiz gibi, eğitim sistemiyle ilgili tartışmaların popülerliğini açıklıyor.
Bu tartışmanın hararetini belirleyen en önemli etken ise yabancı dilde eğitimin sadece üniversitede mi uygulanacağı, yoksa daha temel seviyelerde mi kullanılacağına dair genel eğilim. Aynı şekilde, uygulamanın özel okullarda mı, yoksa devlet okullarına mı, yoksa her ikisinin de bir kısmında mı var olması gerektiği de konuya ilişkin tartışmaları oluşturuyor.
Bütün bu hengamenin gizlediği daha önemli sorunlarsa, eğitimin kalitesinin asıl belirleyicisi olan altyapı, disiplin meseleleri, ve eğitim sistemiyle işgücü piyasası arasındaki uyumsuzluk gibi sistemin pek üzerinde durulmayan kanayan yaraları … Üzerine düşünülmesi
gereken daha önemli sorunlar var. Bu eksikleri gidermeden öğretim dilinin şu veya bu olmasının kaliteye hiçbir faydası olmayacaktır.
Örneğin, eğitim dili ne olursa olsun, eğer işgücü piyasasında sorunlar varsa, söz konusu eğitimden sağlanan fayda sınırlı olacaktır. Öte yandan böyle bir durumda beyin göçü ihtimali de artacaktır. Eğitim dili ne olursa olsun, hatta eğitimin kalitesi ne olursa olsun, eğitimin topluma faydasını, işgücü piyasasının eğitimli gençleri istihdam edebilecek yapıda olup olmaması belirleyecektir.
Eğitim politikalarında dil tercihinden çok daha önemli tercih konuları vardır. Bunlara örnek olarak, eğitim sisteminin uzmanlaşmaya mı yoksa tam tersi genel bilgiye mi daha fazla eğileceği tercihi; sistemin rekabet ile mi yoksa paylaşım ile mi kalite artırımına gideceği; özel okulların payının ne kadar olması gerektiğine dair tercihi sayabiliriz.
Yazımızı bitirirken şunu belirtelim ki, özellikle ülkemizde, her şeyden önce“ yabancı dilde eğitim” ile“ yabancı dil öğrenimi” nin birbirinden farklı şeyler olduğunu hatırlamak gerekmektedir. P
Kaynakça
Barbaros Akkurt,“ Yabancı dilde eğitim nedir, ne değildir?”, http:// www. bilim. org / yabancidilde-egitim-nedir-ne-degildir. html
-Semih Bilgen,“ Yabancı dilde eğitim sorunu”, http:// www. eee. metu. edu. tr /~ bilgen / 18 % 20Nisan % 202006 % 20ODTU. pdf
-http:// www. radikal. com. tr / turkiye / turkiye _ egitim _ kalitesinde _ son _ siralara _ demir _ atti- 1164407
-Okutman Dr. M. Durmuş Çelebi,“ Türkiye’ de Anadili Eğitimi ve Yabancı Dil Öğretimi”, http:// sbe. erciyes. edu. tr / dergi / sayi _ 21 / 17- % 20( 285-307.% 20syf.). pdf
-Ali Işık,“ Yabancı dil eğitimimizdeki yanlışlar nereden kaynaklanıyor?”, http:// www. jlls. org / index. php / jlls / article / view / 62 / 62
-” Mathématiques en langue etrangère”, Ressources pour les disciplines non lingusitiques, EDUSCOL, http:// cache. media. eduscol. education. fr / file / Mathematiques / 84 / 4 / doc _ ress _ DNL _ math _ v4 _ relu _ Sd _ 212844. pdf
41