katında, bir daire içinde birçok aile bir
arada yaşıyordu. 1900 yılında Paris’in
yoksul mahallelerinde bir tuvalet yakla-
şık 70 insana hizmet veriyordu. Soğuk
su musluğu büyük bir lükstü. İnsanla-
rın yaşadığı yerlerin hemen yakınında-
ki fabrika ve atölyeler çevreyi dumana,
zehirli gazlara boğuyordu. Evlerin ka-
nalizasyon atıkları bahçelere akıyor, ço-
cuklar bu bahçelerde oynuyordu. Tüm
şehir kolera ve tüberküloz tehdidi altın-
daydı. Caddelerde trafik günün her saati
sıkışıktı. Akşam gazetelerinde çıkan ha-
berlerde insanların kazalarda kollarını,
bacaklarını kaybettiği duyuruluyordu.
Kısacası 20. yüzyılın başında Paris’te hiç
de iç açıcı görüntülere rastlanmıyordu.
Ünlü mimar, şehir plancısı Le Corbusi-
er, şehrin bu durumundan dehşete ka-
pılmıştı. “Bütün şehirlere anarşi hüküm
sürüyor, dünya hastalanmış.” diyordu.
Yaşanan kriz öylesine büyüktü ki kök-
lü değişiklikler yapmak, önemler almak
gerekiyordu. Le Corbusier’e göre bu
değişikliklerin yan etkileri konusunda
duygusal davranmaya gerek yoktu. So-
nuçta tarihi Paris, tüberkülozun kol gez-
diği Paris olmuştu artık.
Bu dönemlerde
Avrupa’da ve gelişmekte
olan dünyada bütün
şehirler büyüyordu.
1800 yılında Fransa’nın
başkentinde 647.000
insan yaşarken 1910
itibariyle aynı şehre
tam 3 milyon insan
doluşmuştu.
arada bulundurması, peyzaj tasarımının
donatı elemanlarının hammaddesi ola-
rak faunayı seçmesine sebebiyet verir.
Yeşil, belirtilen anlam, önem ve özel-
likleriyle çok yönlü ilişkiler içinde ele
alınması gereken, kentsel mekânların
yaratılmasında - kent mobilyalarıy-
la bütünleşik kullanımlarında önemli
mekânsal etkileriyle vazgeçilemez kent-
sel peyzaj öğelerindendir ve tasarımda
hareket noktalarından birini oluştur-
maktadır. Yeşil alanlarla bütünleşik kent
mekânları, toplumsal yönden bir kültür
ürünü oldukları için kent estetiği ile uğ-
raşan farklı meslek disiplinleri açısından
yaratım alanlarıdır ve açık hava atölye-
leridir.
Peyzaj Tasarımının Tarihçesi
Peyzaj mimarlığı, çevresel tasarım kap-
samında 19. yüzyılda kentsel büyüme-
nin ve gelişmenin doğal çevre üzerin-
deki olumsuz etkilerine yanıt olarak
gelişmeye başlayan yeni bir disiplindir.
Peyzaj mimarlığı, kentsel tasarım süre-
cine; kentin park, açık alan, meydan,
yaya bölgesi gibi bölümlerini ya da kent
bütününü kapsayan kentsel açık ve yeşil
alan sistemi konularında katılabilmekte,
toplumun yapılarla ve üzerinde yaşadığı
peyzajla olan etkileşimini tasarım orta-
mında sağlamaktadır.
Özellikle böyle bir alana odaklanmış
peyzaj tasarımının tarihi de kendisini
ilgilendiren sorunların açığa çıkması ile
başlar. Sanayileşmeyle birlikte, şehirler-
de nüfusun planlı iskân edilememesi
pek çok soruna kapı araladı. İşte kayna-
ğından Paris’in durumu:
Bu dönemlerde Avrupa’da ve gelişmekte
olan dünyada bütün şehirler büyüyor-
du. 1800 yılında Fransa’nın başkentinde
647.000 insan yaşarken 1910 itibariyle
aynı şehre tam 3 milyon insan doluş-
muştu. Son birkaç yıl içinde Fransa’da,
köylü sınıfının tamamına yakını tırpan-
ları bir kenara atmaya, büyük şehrin
fırsatlarından yararlanmaya karar ver-
mişti. Hem çevresel hem de toplumsal
bir felaket demekti bu. Aynı apartman
Le Corbusier’in çalışmaları, Sain-Dié
şehri tasarımı, Rus Bahçe-Şehir kavra-
mı, Team-Ten fikri (Le Mirail deneyimi),
Milton Keynes deneyimi ve buna benzer
çoğu çalışmanın ortak amacı bu mese-
lelerin çözülmesi olup günümüz peyzaj
tasarımının da temelini oluşturan birkaç
tecrübedir.
Peyzaj
Tasarımından Çarpıcı Örnekler
Milton Keynes
Milton Keynes, 1960’larda Londra’daki
konut sorununa çözüm olarak ortaya
çıkan ‘yeni kentler’ (New Towns) akımı-
nın ürettiği en büyük ölçekli yerleşimdir
ve Milton Keynes geliştirme kooperatifi
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Milton Keynes’te sunulan yeni yaşam
biçimi çalışma, donatı ve konut alan-
larının bir arada ve zengin bir çerçeve-
de sunulmasıdır. Milton Keynes’te açık
üniversite, kulüpler, yerel futbol takımı,
23