Perspective Perspective 28 | Page 25

katında, bir daire içinde birçok aile bir arada yaşıyordu. 1900 yılında Paris’in yoksul mahallelerinde bir tuvalet yakla- şık 70 insana hizmet veriyordu. Soğuk su musluğu büyük bir lükstü. İnsanla- rın yaşadığı yerlerin hemen yakınında- ki fabrika ve atölyeler çevreyi dumana, zehirli gazlara boğuyordu. Evlerin ka- nalizasyon atıkları bahçelere akıyor, ço- cuklar bu bahçelerde oynuyordu. Tüm şehir kolera ve tüberküloz tehdidi altın- daydı. Caddelerde trafik günün her saati sıkışıktı. Akşam gazetelerinde çıkan ha- berlerde insanların kazalarda kollarını, bacaklarını kaybettiği duyuruluyordu. Kısacası 20. yüzyılın başında Paris’te hiç de iç açıcı görüntülere rastlanmıyordu. Ünlü mimar, şehir plancısı Le Corbusi- er, şehrin bu durumundan dehşete ka- pılmıştı. “Bütün şehirlere anarşi hüküm sürüyor, dünya hastalanmış.” diyordu. Yaşanan kriz öylesine büyüktü ki kök- lü değişiklikler yapmak, önemler almak gerekiyordu. Le Corbusier’e göre bu değişikliklerin yan etkileri konusunda duygusal davranmaya gerek yoktu. So- nuçta tarihi Paris, tüberkülozun kol gez- diği Paris olmuştu artık. Bu dönemlerde Avrupa’da ve gelişmekte olan dünyada bütün şehirler büyüyordu. 1800 yılında Fransa’nın başkentinde 647.000 insan yaşarken 1910 itibariyle aynı şehre tam 3 milyon insan doluşmuştu. arada bulundurması, peyzaj tasarımının donatı elemanlarının hammaddesi ola- rak faunayı seçmesine sebebiyet verir. Yeşil, belirtilen anlam, önem ve özel- likleriyle çok yönlü ilişkiler içinde ele alınması gereken, kentsel mekânların yaratılmasında - kent mobilyalarıy- la bütünleşik kullanımlarında önemli mekânsal etkileriyle vazgeçilemez kent- sel peyzaj öğelerindendir ve tasarımda hareket noktalarından birini oluştur- maktadır. Yeşil alanlarla bütünleşik kent mekânları, toplumsal yönden bir kültür ürünü oldukları için kent estetiği ile uğ- raşan farklı meslek disiplinleri açısından yaratım alanlarıdır ve açık hava atölye- leridir. Peyzaj Tasarımının Tarihçesi Peyzaj mimarlığı, çevresel tasarım kap- samında 19. yüzyılda kentsel büyüme- nin ve gelişmenin doğal çevre üzerin- deki olumsuz etkilerine yanıt olarak gelişmeye başlayan yeni bir disiplindir. Peyzaj mimarlığı, kentsel tasarım süre- cine; kentin park, açık alan, meydan, yaya bölgesi gibi bölümlerini ya da kent bütününü kapsayan kentsel açık ve yeşil alan sistemi konularında katılabilmekte, toplumun yapılarla ve üzerinde yaşadığı peyzajla olan etkileşimini tasarım orta- mında sağlamaktadır. Özellikle böyle bir alana odaklanmış peyzaj tasarımının tarihi de kendisini ilgilendiren sorunların açığa çıkması ile başlar. Sanayileşmeyle birlikte, şehirler- de nüfusun planlı iskân edilememesi pek çok soruna kapı araladı. İşte kayna- ğından Paris’in durumu: Bu dönemlerde Avrupa’da ve gelişmekte olan dünyada bütün şehirler büyüyor- du. 1800 yılında Fransa’nın başkentinde 647.000 insan yaşarken 1910 itibariyle aynı şehre tam 3 milyon insan doluş- muştu. Son birkaç yıl içinde Fransa’da, köylü sınıfının tamamına yakını tırpan- ları bir kenara atmaya, büyük şehrin fırsatlarından yararlanmaya karar ver- mişti. Hem çevresel hem de toplumsal bir felaket demekti bu. Aynı apartman Le Corbusier’in çalışmaları, Sain-Dié şehri tasarımı, Rus Bahçe-Şehir kavra- mı, Team-Ten fikri (Le Mirail deneyimi), Milton Keynes deneyimi ve buna benzer çoğu çalışmanın ortak amacı bu mese- lelerin çözülmesi olup günümüz peyzaj tasarımının da temelini oluşturan birkaç tecrübedir. Peyzaj Tasarımından Çarpıcı Örnekler Milton Keynes Milton Keynes, 1960’larda Londra’daki konut sorununa çözüm olarak ortaya çıkan ‘yeni kentler’ (New Towns) akımı- nın ürettiği en büyük ölçekli yerleşimdir ve Milton Keynes geliştirme kooperatifi tarafından gerçekleştirilmiştir. Milton Keynes’te sunulan yeni yaşam biçimi çalışma, donatı ve konut alan- larının bir arada ve zengin bir çerçeve- de sunulmasıdır. Milton Keynes’te açık üniversite, kulüpler, yerel futbol takımı, 23