Perspective Perspective 28 | Page 19

Dünyada yaşayan tüm canlıların belirli bir ekosistem ve besin zinciri içerisinde yaşadığını hepimiz biliyoruz . Ayrıca bu canlıların yaşamları da zincirleme reaksiyonlarla birbirine bağlıdır . Bundan dolayı tarımda yapılan tahribat ve yapılan bir değişiklik sadece üretilen gıdaları değil , onlarla etkileşim içerisinde olan ; hayvanları , insanları , havayı , suyu yani kısaca tüm doğayı etkilemektedir .
“ Aslında fark etmeden hayatımızın içine işleyen bu meselenin tüm dünyada bir fikir ayrılığı meydana getirdiğini görmek şaşırtıcı oluyor değil mi ?”
Türkiye ’ de de GDO ’ ya karşı değişik bakış açıları bulunmaktadır . Bazı gıda ve ziraat mühendisleri Türkiye ’ de GDO ’ lu ürün bulunmadığını ve asıl sorunun ilaç ve gübre kalıntıları olduğunu söylüyor . Bu ilaçların kullanım sürecinin önemli olduğunu bildiren profesörler , ürünlerin hasadını üzerinden belli bir süre geçtikten sonra tüketiciye ulaştırılması gerektiğini vurguluyorlar . En büyük zararın ürünler üzerinde kalan böcek ilaçları olduğunu savunan bazı mühendisler , tüketicilerin gündeminde bundan çok GDO ’ lu ürünlerin yer aldığını bildirip dikkatlerini bu konuya da çekmek istiyorlar .
Nedir bu bahsettiğimiz GDO ’ lu ürünler ve hayatımızın ne kadarında bizlerle birlikteler ? Bugün itibariyle dünya üzerinde birçok genetiği ile oynanmış ürün bulunmaktadır . Mısır , ayçiçeği , soya , buğday , kabak , domates , patates , pirinç ve bazı balık türleri bu ürünlerin başında geliyor . Mısır ve soya , genleriyle oynanmış bitkiler arasında ilk sıralarda yer aldığı ve sanayi ürünlerinde de çokça kullanıldıkları için bu bitkilerden üretilen yan ürünler de GDO ’ ya sahip olma riskini taşıyor . Özellikle bu ürünlerin günlük hayatımızda oldukça kullandığımız besinlerin içinde olması da dikkat etmemiz gereken bir diğer nokta . Örneğin ; bisküvi , kraker , pudingler , bebek mamaları , çikolatalar ve gofretler , hazır çorbalar …
eyaletlerde bu tür bitkilerin yetiştirilmesini engellemekte idi . Ancak 2007 yılının sonlarında New South Wales ve Victoria eyaletleri yasakları kaldırdılar . Güney Avustralya yasakları hala sürdürürken Batı Avustralya bu konuda
2008 ’ den beri daha esnek davranmaya başladı . Queensland eyaleti ise 1995 yılından beri hiçbir zaman bir yasaklama getirmemiştir . Kanada ’ da Prince Edward Adası ’ nda bir komite GDO ’ lu ürünlerin eyalet içinde yasaklanması için bir tasarı
hazırlamış ancak tasarı kabul edilmemiş . Kanada bu ürünlerin en fazla üretildiği ülkelerden biri konumundadır . Fransa ’ da ise MON810 mısırının kullanımı Fransız hükümeti tarafından 2008 tarihinde yasaklanmıştır . Bu ürünün Fransa ’ da izin verilen tek ürün olmasından dolayı şu anda organik tarım konusunda başta gelen ülkelerden biri olmakta .
Aslında fark etmeden hayatımızın içine işleyen bu meselenin tüm dünyada bir fikir ayrılığını meydana getirdiğini görmek şaşırtıcı oluyor değil mi ? Maalesef birçoğumuz artık doğallıktan yoksunuz ve böyle yolumuzda ilerlemeye devam edeceğiz . İnsanlardaki tüketim çılgınlığı devam ettikçe , ihtiyaçları karşılama adına da bu çalışmalar devam edecektir . Özellikle bizim neslimiz , hangi meyvenin hangi mevsimde yetiştiğini bilmiyoruz çünkü bu çalışmalar sayesinde ne zaman ne istesek yiyebilecek duruma geldik . Her birimiz büyüklerimizin anlattığı doğal hayatlardan uzaklaşıp kendi yapaylığımızda yaşıyoruz . Üzülerek söylüyorum ki , beslenme kalitemiz de günden güne eksiye doğru gidiyor . P
Kaynakça :
www . hurriyet . com . tr
www . wikipedia . org
17
GDO ’ ya uygulanan resmi işlemler ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor son günlerde . Avustralya 2003 yılının başından beri bazı