Perspective Perspective 28 | Page 51

Röportaj Tardu Flordun İle… Televizyonun, sinemanın ve tiyatro sahnelerinin başarılı oyuncusu merak ettiklerimizi Galatasaray Üniversitesi öğrencileri için cevapladı. Gönül BOZAY [email protected] Perspective: Tiyatroya başlar- ken babanız Macit Flordun’un sizin üzerinizde bir etkisi oldu mu? Bir röportajınızda baba- nızın sizi hiç desteklemediğini söylemişsiniz. Eğer babanızı dinleseydiniz tiyatro yerine hangi alana yönlenirdiniz? Tardu Flordun: Evet babam- la ilk tiyatro hakkında soh- betler ettiğimde, oyunlarını izlediğimde 6-7 yaşlarınday- dım.16-17 yaşlarındayken de geleceğime dönük kararlar verirken o da, her baba gibi geleceğimi garanti altına al- mam gerektiğini düşündüğü için bu düşünceye karşı çıktı. Kendi döneminin koşullarına göre değerlendirdi ve haklıy- dı da… Aradan 25 yıl geçme- sine rağmen hala ülkemizde tiyatrodan iyi para kazanıla- mıyor maalesef. O dönemde de Yeşilçam dışında TV sek- törü Türkiye’de gelişmiş ol- madığı için, ticarete yönelik oyunculuk yapma algısı da yoktu. Bugünün şartlarında TV işleri oyunculuğun özünü kaybettiren, ucuz, ruhsuz oyunculuk yapmayı öğreten ve maalesef de kitlesi- ne kendini kabul de ettiren bir sektör. Çünkü Gezi’de de bir kez daha kendini belli eden 90lar neslinin yüksekçe bir kısmı hariç önceki jenerasyonlarda iyi oyunculuğun ne olduğunu, nasıl ayırt edilmesi gerektiğini öğreten bir sistem, bir düşünce yoktu. Yeni yeni gelişen bir algı bu son dönem “aydın”lanmalarının beraberinde getirdiği... Zaten o yaşların verdiği asilikle kara- rımı çoktan vermiştim ve geri dönüşü yoktu. Tiyatro, derin- lerine daldığınızda size uçsuz bucaksız bir uzay sunan bir iş aslında. O yüzden acı çekip, yalnızlaştıkça sanırım ancak o zaman asıl meseleden bah- setmeye, daha farklı bakmaya başlıyorsunuz. Bu durum sta- tik olmadığı için de siz gayret gösterdikçe size kendini biraz daha belli eden bir alan. Siz onu ya da bir gün o sizi bı- rakana kadar da böyle devam edecek ve sınırsız gelişmenizi besleyecek bir mesele sahne. Bu farkındalıkla yapıldığında tadından yenmiyor hatta. P: Üniversiteyi Ankara’da bi- tirdikten sonra İzmit’te kala- rak başrollerini oynadığınız “Hamlet” ve “Roberto Zuc- co” dan sonra televizyon dizisi projeleri nasıl gelişti? Siz onu ya da bir gün o sizi bırakana kadar da böyle devam edecek ve sınırsız gelişmenizi besleyecek bir mesele sahne. T.F.: O dönemde devlet tiyat- rolarına paçayı kaptırmamak için mezun olduğumuzda bizim sınıftan kimse Devlet Tiyatrosu sınavına girmedi. Hep yeni bir oluşum peşinde koşan idealist gençlerdik. O yüzden bir 2 sene bekledik ve İzmit Şe- hir Tiyatrosu’nu Işıl Kasapoğlu öncülü- ğünde hep beraber kurduk. İnşaatında bile çalıştığınız bir binada oyun yapa- bilmek kadar keyifli bir şey yoktu. Ama Türkiye’de; birçok tiyatronun kuruldu- ğundan itibaren kısa vadede ilerlemek, 49