Röportaj
Tardu Flordun İle…
Televizyonun, sinemanın ve tiyatro sahnelerinin başarılı oyuncusu merak
ettiklerimizi Galatasaray Üniversitesi öğrencileri için cevapladı.
Gönül BOZAY
[email protected]
Perspective: Tiyatroya başlar-
ken babanız Macit Flordun’un
sizin üzerinizde bir etkisi oldu
mu? Bir röportajınızda baba-
nızın sizi hiç desteklemediğini
söylemişsiniz. Eğer babanızı
dinleseydiniz tiyatro yerine
hangi alana yönlenirdiniz?
Tardu Flordun: Evet babam-
la ilk tiyatro hakkında soh-
betler ettiğimde, oyunlarını
izlediğimde 6-7 yaşlarınday-
dım.16-17 yaşlarındayken de
geleceğime dönük kararlar
verirken o da, her baba gibi
geleceğimi garanti altına al-
mam gerektiğini düşündüğü
için bu düşünceye karşı çıktı.
Kendi döneminin koşullarına
göre değerlendirdi ve haklıy-
dı da… Aradan 25 yıl geçme-
sine rağmen hala ülkemizde
tiyatrodan iyi para kazanıla-
mıyor maalesef. O dönemde
de Yeşilçam dışında TV sek-
törü Türkiye’de gelişmiş ol-
madığı için, ticarete yönelik
oyunculuk yapma algısı da
yoktu. Bugünün şartlarında
TV işleri oyunculuğun özünü
kaybettiren, ucuz, ruhsuz oyunculuk
yapmayı öğreten ve maalesef de kitlesi-
ne kendini kabul de ettiren bir sektör.
Çünkü Gezi’de de bir kez daha kendini
belli eden 90lar neslinin yüksekçe bir
kısmı hariç önceki jenerasyonlarda iyi
oyunculuğun ne olduğunu, nasıl ayırt
edilmesi gerektiğini öğreten bir sistem,
bir düşünce yoktu. Yeni yeni gelişen bir
algı bu son dönem “aydın”lanmalarının
beraberinde getirdiği... Zaten
o yaşların verdiği asilikle kara-
rımı çoktan vermiştim ve geri
dönüşü yoktu. Tiyatro, derin-
lerine daldığınızda size uçsuz
bucaksız bir uzay sunan bir iş
aslında. O yüzden acı çekip,
yalnızlaştıkça sanırım ancak
o zaman asıl meseleden bah-
setmeye, daha farklı bakmaya
başlıyorsunuz. Bu durum sta-
tik olmadığı için de siz gayret
gösterdikçe size kendini biraz
daha belli eden bir alan. Siz
onu ya da bir gün o sizi bı-
rakana kadar da böyle devam
edecek ve sınırsız gelişmenizi
besleyecek bir mesele sahne.
Bu farkındalıkla yapıldığında
tadından yenmiyor hatta.
P: Üniversiteyi Ankara’da bi-
tirdikten sonra İzmit’te kala-
rak başrollerini oynadığınız
“Hamlet” ve “Roberto Zuc-
co” dan sonra televizyon dizisi
projeleri nasıl gelişti?
Siz onu ya da bir gün
o sizi bırakana kadar
da böyle devam edecek
ve sınırsız gelişmenizi
besleyecek bir mesele
sahne.
T.F.: O dönemde devlet tiyat-
rolarına paçayı kaptırmamak
için mezun olduğumuzda
bizim sınıftan kimse Devlet Tiyatrosu
sınavına girmedi. Hep yeni bir oluşum
peşinde koşan idealist gençlerdik. O
yüzden bir 2 sene bekledik ve İzmit Şe-
hir Tiyatrosu’nu Işıl Kasapoğlu öncülü-
ğünde hep beraber kurduk. İnşaatında
bile çalıştığınız bir binada oyun yapa-
bilmek kadar keyifli bir şey yoktu. Ama
Türkiye’de; birçok tiyatronun kuruldu-
ğundan itibaren kısa vadede ilerlemek,
49