Perspective Perpective Sayi 33 | Page 78

74
Ancak göçebe hayatı burada da sonlanmamış . Kırşehir ’ deyken radyoda imrenerek dinlediği TRT ’ nin “ Yurttan Sesler ” programı ilgisini çekmiş , bu sefer yepyeni bir heyecanla ve tecrübeleriyle Ankara ’ nın yolunu tutmuş . O zamanlar programın sahibi Muzaffer Sarısözen ’ in “ Kırşehirli Mahalli Sanatçı ” olarak bahsettiği büyük usta , radyoyla beraber 60lı yıllardan sonra yükselişe geçmiştir .
O güne dek âşık olmuştur ama aşkı tanımamıştır . Birçok türküsüne konu olan Leyla Ertaş ’ la tam da bu zamanlarda tanışmış , uğruna babasıyla bile tartışmıştır . Sesi derin olanın , aşkı da derin olur ; Neşet Ertaş , Leyla ’ nın mecnunu olmuş . Lakin birlikte geçirdikleri on senenin sonunda üç tane de evlatları olmasına rağmen anlaşamayıp ayrılmışlardır . Ayrılığın verdiği acı , babasıyla arasının açılması 65-75 yılları arasında bestelerine yansımış , içini sazın tellerine dökmüş büyük usta . Ama aynı zamanda en verimli yıllarını yaşamasını da sağlamıştır . Bu dönemde plakları ardı ardına gelmiş , yorucu hayatı , alkol , sigara bir gece Ahu Pavyon ’ da yaşadığı olayla adeta “ tak ” etmiştir .
G e c e pavyonda çalar- ken par- mağının basmadı-
ğını fark eden usta , alelacele hastaneye yetiştirilmiş ve ekmek teknesini sarsacak haberi orada almış . Felç olduğunu öğrendiğinde , zamanında elinden tutup müziğe çektiği gençlerden hiç yardım görememiş , hastalık acısı değil de bu daha çok yakmıştır canını . Tedavi için Almanya ’ ya kardeşinin yanına gitmiş , daha sonra ailesini de yanına aldırarak çocuklarını burada okutup sanatına 28 sene boyunca gurbetçilerle devam etmiştir . Yugoslavya ’ da , trafik kazası sebebiyle parmaklıklar ardında geçirdiği günlerden birinde , Erdoğan Atakar ona Yaşar Kemal ’ den bir kitabı ilk sayfasına “ Bozkırın Tezenesine geçmiş olsun ” yazarak imzalayıp gönderir . Tam yerine oturmuştur bu laf … O gerçekten de “ bozkırın tezenesi ” olmuş , süregelen yıllarda bu isim daha da benimsenmiştir .
Başarı öyküsü olarak niteleyebileceğimiz hayatını bir kenara bırakırsak , Neşet Ertaş ’ ı farklı yapan belli başlı olaylardan da bahsetmek gerekir elbet . Sırf radyo yöneticileri belirli sınırlar içerisinde türkü söylemesini istediği için TRT ’ nin kapısından çıkar ve daha da girmez . Onun kendisine ve her şeyden önce sanatına saygısı vardır çünkü . Dönemin cumhurbaşkanı Demirel ’ in kendisine teklif ettiği “ devlet sanatçısı ” unvanını “ hepimiz bu devletin sanatçısıyız , ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor ” diyerek reddetmiş , halkına ve diğer sanatçılara olan saygısını da fazlasıyla göstermiş , halkın sanatçısı olarak kalmıştır Neşet Usta . Hatta konserinde izleyenlerden “ Ceketimi çıkarabilir miyim ?” diyerek izin isteyecek kadar büyüktür onun saygısı …
Yalan dünyanın farkındadır o . Şana şöhrete
kavuştuğunda bile kendi saflığını korumuş , hiçbir şarkısının telif hakkını almamış , kısacası bir gram endüstriyelleşmemiş . Bağlamayı yürek işi olarak görmüş , stüdyoda geçirdiği bir günün akşamında arkadaşlarıyla rakı sofrasında otururken bile sıkılmadan onlar için de çalmış , onların da gönlüne dokunmuştur .
İhaneti görmüş , günlerce aylarca yalnız da kalmış , ama iyiliğini hiç kaybetmeden yaşamış . İnsan onu yüz yüze tanımasa bile , yanık türkülerinden görebilir içindeki iyiliği . Hakkında tek bir kötü söz yoktur , edilmemiştir .
Onu tanımak , müziğinin kalitesini her dinleyişte tekrar tekrar fark etmek ve hepsinden önemlisi bu dünyada , böyle güzel insanların da yaşadığını görmek … Tabi son sözü üstada bırakmak daha yerinde olacak : “ Hak bildiğim yoldan ayrı gitmedim , koğular getirip gıybet etmedim , gönülleri kırıp can incitmedim Bir garip sazımı çaldım , giderim .”
Dinlemek isteyenler için öneri : Gönül Dağı , Evvelim Sen Oldun , Haydar Haydar , Yazımı Kışa Çevirdin , Zülüf Dökülmüş Yüze , Kendim Ettim Kendim Buldum , Neredesin Sen , Yalan Dünya P
KAYNAK
Garip Belgeseli – Can Dündar https :// www . wattpad . com / www . wikipedia . org Bavul Edebiyat Dergisi 9 . Sayı www . eksisozluk . com