Daha sonra
birisi ona
dönüp bakacak
ve öğleden
akşama kadar
saz çaldırarak
otobüsüne
almayı kabul
edecek. “Saza
baktı, ‘bi çal’
dedi. Ben
oturdum, başka
sermayem mi
var, başladım
saz çalmaya…”
yirmisine gelmeden cebinde iki buçuk
lirasıyla terk etmiş doğup büyüdüğü
Kırşehir’i. Babasının yanında geçinmek-
tense kendi yolunu yaratmayı tercih et-
miş aslında. “Aldım başımı gittim, her
başını alıp giden İstanbul’a gidiyor. İki
buçuk lira var, Ankara’ya otobüs iki bu-
çuk liraydı. Ankara’ya geldim param yok,
otobüslerin orda elimde saz duruyo-
rum. Ona vardım
buna vardım ‘ben
İstanbul’a gidece-
ğim param yok’
dedim, hiç kimse
dönüp
bakma-
dı…”
Daha sonra birisi
ona dönüp baka-
cak ve öğleden
akşama kadar saz
çaldırarak otobü-
süne almayı ka-
bul edecek. “Saza
baktı, ‘bi çal’ dedi.
Ben oturdum, baş-
ka sermayem mi
var, başladım saz
çalmaya…”
Otobüsün
ar-
kasında
ayakta
İstanbul’a kadar
gelen Neşet Ertaş, daha nice zorluklarla
karşılaşacağından habersizdi. Sirkeci’ye
vardığında ne cebinde tek kuruş parası ne
de para kazanacağı bir işi vardı. Zordur
İstanbul’da, yolgeçen hanı gibi şehirde,
Anadolu’dan gelip de hancı olabilmek.
Üç gün sabahtan akşama kadar karın
tokluğuna da olsa bir iş aramış, gittiği
bütün kapılardan geri çevrilmiş. Üçüncü
gün ise hayatının belki de dönüm noktası
olan “Şençalar Plak”ın kapısından girmiş,
giriş o giriş… “Baktım Doğu İş Hanı’nın
ta en üst katında ‘Şençalar Plak’ diye yazı-
yor. Sazı aldım oraya çıktım işte.” Burada
plakçının sahibi Kadri Şençalar’ı ağlata-
cak kadar etkileyen, babasının bozlağı
“Neden Garip Garip Ötersin” i seslendir-
miş ve ilk kez böyle parlama imkanı bul-
muş. Daha önce Zeki Müren’e de büyük
katkısı olan Şençalar, onu “Beyoğlu Saz”
isimli mekana götürerek yedi buçuk lira
maaşla işe sokmuş.
Babasının mirası olan “Neden Garip Ga-
rip Ötersin” adlı bozlak, 1957 senesin-
de ilk plağı olarak raflarda yerini almış.
İstanbul’da kaldığı iki seneye yakın süre-
de iki ayrı plak çıkarmayı başaran Ertaş,
geçen bu sürede derin bir yalnızlıkla da
boğuşmuş, zaman zaman ağlamış ve en
sonunda almış plakları eline, dönmüş
memleketi Kırşehir’e, baba ocağına.
73