Perspective Perpective Sayi 33 | Page 77

Daha sonra birisi ona dönüp bakacak ve öğleden akşama kadar saz çaldırarak otobüsüne almayı kabul edecek. “Saza baktı, ‘bi çal’ dedi. Ben oturdum, başka sermayem mi var, başladım saz çalmaya…” yirmisine gelmeden cebinde iki buçuk lirasıyla terk etmiş doğup büyüdüğü Kırşehir’i. Babasının yanında geçinmek- tense kendi yolunu yaratmayı tercih et- miş aslında. “Aldım başımı gittim, her başını alıp giden İstanbul’a gidiyor. İki buçuk lira var, Ankara’ya otobüs iki bu- çuk liraydı. Ankara’ya geldim param yok, otobüslerin orda elimde saz duruyo- rum. Ona vardım buna vardım ‘ben İstanbul’a gidece- ğim param yok’ dedim, hiç kimse dönüp bakma- dı…” Daha sonra birisi ona dönüp baka- cak ve öğleden akşama kadar saz çaldırarak otobü- süne almayı ka- bul edecek. “Saza baktı, ‘bi çal’ dedi. Ben oturdum, baş- ka sermayem mi var, başladım saz çalmaya…” Otobüsün ar- kasında ayakta İstanbul’a kadar gelen Neşet Ertaş, daha nice zorluklarla karşılaşacağından habersizdi. Sirkeci’ye vardığında ne cebinde tek kuruş parası ne de para kazanacağı bir işi vardı. Zordur İstanbul’da, yolgeçen hanı gibi şehirde, Anadolu’dan gelip de hancı olabilmek. Üç gün sabahtan akşama kadar karın tokluğuna da olsa bir iş aramış, gittiği bütün kapılardan geri çevrilmiş. Üçüncü gün ise hayatının belki de dönüm noktası olan “Şençalar Plak”ın kapısından girmiş, giriş o giriş… “Baktım Doğu İş Hanı’nın ta en üst katında ‘Şençalar Plak’ diye yazı- yor. Sazı aldım oraya çıktım işte.” Burada plakçının sahibi Kadri Şençalar’ı ağlata- cak kadar etkileyen, babasının bozlağı “Neden Garip Garip Ötersin” i seslendir- miş ve ilk kez böyle parlama imkanı bul- muş. Daha önce Zeki Müren’e de büyük katkısı olan Şençalar, onu “Beyoğlu Saz” isimli mekana götürerek yedi buçuk lira maaşla işe sokmuş. Babasının mirası olan “Neden Garip Ga- rip Ötersin” adlı bozlak, 1957 senesin- de ilk plağı olarak raflarda yerini almış. İstanbul’da kaldığı iki seneye yakın süre- de iki ayrı plak çıkarmayı başaran Ertaş, geçen bu sürede derin bir yalnızlıkla da boğuşmuş, zaman zaman ağlamış ve en sonunda almış plakları eline, dönmüş memleketi Kırşehir’e, baba ocağına. 73