Perspective Perpective Sayi 33 | Page 61

Küçükken geçirdiği çiçek hastalığı nedeniyle 1916 yılında askerliğe elverişsiz bulunan Stalin’in geleceğin büyük mareşali olacağından henüz kimsenin haberi yoktu. hareketleri nedeniyle okuldan atılması ise gelecekte olacağı kişi hakkında göz kırpıyordu. Stalin “baş eğmeyen”, “asi” anlamına gelen “Koba” lakabının da sa- hibiydi. Koba aynı zamanda Gürcü şair Kazbegi’nin şiirlerinde adı geçen, hal- kın intikamını alan cesur bir haydudun adıydı. Uzun yıllarını hapiste ve sürgün- de geçiren Stalin’in yükselişi ve diktatör- lüğe giden yolu 1924’te büyük hayranlık duyduğu Lenin’in ölümüyle başlar. O tarihten sonra tek amacı Sovyetler’e tek başına hakim olmak ve sosyalizmi yay- mak oldu. 1930’lara gelindiğinde zengin köylü sınıfı olan “Kulak”ların sınıf ola- rak tasfiyesini ilan ederek milyonlarca- sını Gulag kamplarına göndermeye baş- ladı. II. Dünya Savaşı’na kadarki süreçte milyonlarca insanı toplama kamplarına göndererek ölümüne neden oldu ve he- nüz altın çağları bile başlamamıştı. Savaş sonrası zaferle Stalin tapınılan bir figür haline gelmişti ki zirvenin tadını tam alamadan 1 Mart 1953 tarihinde öldü. Stalin’den geriye kalan, kimilerine göre, reel sosyalizmi temsil eden gerçek bir devrimci kimilerine göre ise milyonlarca insanı katlederek tarihin en büyük dik- tatörlerinden biri olması oldu. Son olarak, İtalyan faşist lideri Benito Mussolini’ye değinmeden diktatörlük konusunu kapatmak yanlış olur. Fa- şizm dendiğinde çoğu zaman adı Adolf Hitlerle birlikte anılır, hatta Hitler’in Führer’i gibi kendisi de lider anlamına gelen “Duce” un- vanının sahibiydi. 20. yüzyılın ilk yarısında insanlık tarihinin en acı- masızca katliamla- rından birine imza atmıştır. Başarısız kariyer ve hapis yılları ardından, I. Dünya Savaşı sonrası büyü bir yıkım içinde olan İtalya’da Ulusal Faşist Parti’yi ku- rarak yirmi bir yıl sürecek iktidarı- na ilk adımı attı. Aslında Mussoli- ni faşist olmadan önce bir sosyalistti ve 1925 yılına ka- dar da tam anla- mıyla bir diktatör değildi, diktatör- lük yılları ancak bu tarihten sonra başladı. Devlet sis- temindeki uygu- lamaları ve yoğun propagandalarla kısa sürede faşist yönetimin meşruiyeti- ni çoğunluğa kabul ettirebilmişti. İktida- rının dört yılında kimyasal ve kitle imha silahlarıyla insanlık tarihinin gördüğü en korkunç katliamlarda başrol oynadı. II. Dünya Savaşı’nın sonlarına gelindiği ve İtalya’nın yavaş yavaş işgaller altına girdiği yıllarda, 1943’te Kral III. Vitto- rio Emanuele tarafından hapse atıldı ancak Hitler yardımına koştu. Nitekim bu noktadan sonra Mussolini sadece bir kukla görevi görüyordu. Sonu diğer diktatörlerden farklı olmadı, 1945’te İsviçre’ye kaçmaya çalışırken öldürüldü ve cesedi, Roma’da bir meydanda ayak- larından iple asılarak halk önünde teşhir edildi. Hitler, Stalin, Mussolini gibi bir çoğunun tarih boyunca kurduğu korku impara- torlukları uzun yıllar etkisini sürdürdü.. Hepsi iktidarları süresince çok miktar- da kan dökmüş ve acımasız diktatörlük rejimleri uygulamıştır. Nitekim hepsi yükseldikleri kadar hızlı düşmüşlerdir. Tarihin akışında büyük dönüm nok- talarına imzalarını atmış diktatörlerin hayatları, politikaları ve katliamları tarih boyunca tartışılmaya devam edilmiş ve önümüzdeki uzun dönemlerde da edi- lecektir. Onlardan bize kalan ise, tarihin acılarından ders çıkarmaktır. Yazımı, İngiliz siyasetçi Algernon Sidney’in dik- tatörlük üzerine şu sözleriyle sonlandır- mak istiyorum: “Bir ulusu tek kişinin idare edebileceğine inanırım, şu şartla: O adam ayaklarında çizme, elinde kır- baç; o ulus sırtında semerle doğarsa.” P KAYNAK https://onedio.com/haber/hitler-hakkinda- sasirtici-25-bilgi-472154 https://onedio.com/haber/tarihe-adini-kanla- yazan-josef-stalin-hakkinda-muhtemelen- hic-duymadiginiz-14-bilgi-712866 http://www.history.com/news/9-things-you- may-not-know-about-mussolini https://tr.wikipedia. org 57