Küçükken
geçirdiği
çiçek hastalığı
nedeniyle 1916
yılında askerliğe
elverişsiz
bulunan Stalin’in
geleceğin
büyük mareşali
olacağından
henüz kimsenin
haberi yoktu.
hareketleri nedeniyle okuldan atılması
ise gelecekte olacağı kişi hakkında göz
kırpıyordu. Stalin “baş eğmeyen”, “asi”
anlamına gelen “Koba” lakabının da sa-
hibiydi. Koba aynı zamanda Gürcü şair
Kazbegi’nin şiirlerinde adı geçen, hal-
kın intikamını alan cesur bir haydudun
adıydı. Uzun yıllarını hapiste ve sürgün-
de geçiren Stalin’in yükselişi ve diktatör-
lüğe giden yolu 1924’te büyük hayranlık
duyduğu Lenin’in ölümüyle başlar. O
tarihten sonra tek amacı Sovyetler’e tek
başına hakim olmak ve sosyalizmi yay-
mak oldu. 1930’lara gelindiğinde zengin
köylü sınıfı olan “Kulak”ların sınıf ola-
rak tasfiyesini ilan ederek milyonlarca-
sını Gulag kamplarına göndermeye baş-
ladı. II. Dünya Savaşı’na kadarki süreçte
milyonlarca insanı toplama kamplarına
göndererek ölümüne neden oldu ve he-
nüz altın çağları bile başlamamıştı. Savaş
sonrası zaferle Stalin tapınılan bir figür
haline gelmişti ki zirvenin tadını tam
alamadan 1 Mart 1953 tarihinde öldü.
Stalin’den geriye kalan, kimilerine göre,
reel sosyalizmi temsil eden gerçek bir
devrimci kimilerine göre ise milyonlarca
insanı katlederek tarihin en büyük dik-
tatörlerinden biri olması oldu.
Son olarak, İtalyan faşist lideri Benito
Mussolini’ye değinmeden diktatörlük
konusunu kapatmak yanlış olur. Fa-
şizm dendiğinde çoğu zaman adı Adolf
Hitlerle birlikte anılır, hatta Hitler’in
Führer’i gibi kendisi de lider anlamına
gelen “Duce” un-
vanının sahibiydi.
20. yüzyılın ilk
yarısında insanlık
tarihinin en acı-
masızca katliamla-
rından birine imza
atmıştır. Başarısız
kariyer ve hapis
yılları ardından,
I. Dünya Savaşı
sonrası büyü bir
yıkım içinde olan
İtalya’da
Ulusal
Faşist Parti’yi ku-
rarak yirmi bir yıl
sürecek iktidarı-
na ilk adımı attı.
Aslında Mussoli-
ni faşist olmadan
önce bir sosyalistti
ve 1925 yılına ka-
dar da tam anla-
mıyla bir diktatör
değildi, diktatör-
lük yılları ancak
bu tarihten sonra
başladı. Devlet sis-
temindeki uygu-
lamaları ve yoğun
propagandalarla
kısa sürede faşist yönetimin meşruiyeti-
ni çoğunluğa kabul ettirebilmişti. İktida-
rının dört yılında kimyasal ve kitle imha
silahlarıyla insanlık tarihinin gördüğü
en korkunç katliamlarda başrol oynadı.
II. Dünya Savaşı’nın sonlarına gelindiği
ve İtalya’nın yavaş yavaş işgaller altına
girdiği yıllarda, 1943’te Kral III. Vitto-
rio Emanuele tarafından hapse atıldı
ancak Hitler yardımına koştu. Nitekim
bu noktadan sonra Mussolini sadece
bir kukla görevi görüyordu. Sonu diğer
diktatörlerden farklı olmadı, 1945’te
İsviçre’ye kaçmaya çalışırken öldürüldü
ve cesedi, Roma’da bir meydanda ayak-
larından iple asılarak halk önünde teşhir
edildi.
Hitler, Stalin, Mussolini gibi bir çoğunun
tarih boyunca kurduğu korku impara-
torlukları uzun yıllar etkisini sürdürdü..
Hepsi iktidarları süresince çok miktar-
da kan dökmüş ve acımasız diktatörlük
rejimleri uygulamıştır. Nitekim hepsi
yükseldikleri kadar hızlı düşmüşlerdir.
Tarihin akışında büyük dönüm nok-
talarına imzalarını atmış diktatörlerin
hayatları, politikaları ve katliamları tarih
boyunca tartışılmaya devam edilmiş ve
önümüzdeki uzun dönemlerde da edi-
lecektir. Onlardan bize kalan ise, tarihin
acılarından ders çıkarmaktır. Yazımı,
İngiliz siyasetçi Algernon Sidney’in dik-
tatörlük üzerine şu sözleriyle sonlandır-
mak istiyorum: “Bir ulusu tek kişinin
idare edebileceğine inanırım, şu şartla:
O adam ayaklarında çizme, elinde kır-
baç; o ulus sırtında semerle doğarsa.” P
KAYNAK
https://onedio.com/haber/hitler-hakkinda-
sasirtici-25-bilgi-472154
https://onedio.com/haber/tarihe-adini-kanla-
yazan-josef-stalin-hakkinda-muhtemelen-
hic-duymadiginiz-14-bilgi-712866
http://www.history.com/news/9-things-you-
may-not-know-about-mussolini
https://tr.wikipedia.
org
57