Perspective Perpective Sayi 33 | Page 62

T Tarih .DGHULQL$UD\DQ2UWDGRâX Bütün savaşların kısıtlı kaynaklara erişim için çıktığı söylenir. Ortadoğu’da, tarihin başladığı bu topraklarda savaş neredeyse zamanın kendisi kadar eski. Çöller ve verimsiz kıraç topraklarla dolu bu bölgede medeniyeti filizlendiren hayat damarları, nehirler ve verimli ovalar için savaşan ilk yerleşimcilerden günümüze değişmeyen şey ise bu toprakları sulayan kan ve yurtlarından sürülen insanlar. Biz de hala yazılmakta olan bu trajedilerle dolu hikayeye küçük bir yolculuğa çıkacağız. Emre Göler [email protected] O rtadoğu, Batılı devletler tarafın- dan bu gün Mısır, İsrail, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Türkiye, Ye- men, Umman ve Suudi Arabistan devlet- lerinin bulunduğu bölgeye verilen isim. Bilinen ilk tarihi medeniyete, Sümerlere ev sahipliği yapan bu coğrafyada çeşitli kimliklerde toplumlar bir arada yaşadı- lar. Yahudiler, Mı- sırlılar, Kıptiler, 58 Kudüs, İbrance Yeruşaláym yan “Barış Şehr” demektr. Tarhn bze taşıdığı en büyük ronlerden brdr bu. Araplar, Persler, Türkmenler, Kürtler, Yezidiler bu topraklarda yaşam müca- delesi verdiler. Üç büyük din olarak bilinen Musevilik, Hristiyanlık ve İslam burada doğdu. Ortadoğu’yu anlamlandırmak için Kudüs’ü anlamaya başlamak gerekir. Kudüs, İbranice Yeruşaláyim (ʩʍʸ˒ʹʕʝʬʔ‫ٴ‬ʭ) yani Barış Şehri demektir.Tarihin bize taşıdığı en büyük ironilerden biri- dir bu. İslam, Hristiyanlık ve Ya- hudilik için kutsal olan bu şehir, alelade bir yerle- şim yerin- den öte bir fetiş olagelmiştir. Romalılar tarafından buradan sürülen Yahudiler için “Vadedilmiş Topraklar’ın” kalbiydi. Hristiyanlar için İsa’nın çarmıha gerilip, Tanrı babasının yanına yükseldiği yerdi. Müslümanlar ise burayı Muhammed’in miraca çıktığı ve cennetin kapılarından geçtiği yer olarak görüyordu. Dünya’nın döndüğünden habersiz insanlık için bu yüzden Kudüs dünyanın merkeziydi. Cennet’in kapılarıydı. Bu şehri yöneten mutlak muzafferdi. Bu şehri kaybetmek, onurunu kaybetmek demekti. Hal böy- le olunca bu topraklarda yaşanan hiçbir acı asla unutulmadı. Nefret ise felaket- lerle dolu hatıralar vasıtasıyla babadan oğula miras kaldı. Her toplum kimliğini muhafaza etmek için yaptı bunu. Öyle ki binlerce yıllık sürgüne rağmen Yahu- di toplumu asla yıkılan tapınaklarını, unutmadı. Hristiyanlar ve Müslümanlar ‘Kutsal Topraklar’ için birbirlerini yiyip durdular. Roma İmparatorluğu II. Mehmed tarafın- dan tarihin tozlu sayfalarına gömüldük- ten sonra, torunu Yavuz Sultan Selim, halifelik makamıyla birlikte Kudüs’ü ve Ortadoğu’yu hükümranlığı altına aldı.