Perspective Perpective Sayi 33 | Page 30

mek istemesi çok olası bir durum. Oyu- nu yazanlar, kendi vizyonlarını sahneye taşımak istiyorlar veya kafa dengi yönet- men arkadaşlarıyla çalışıyorlar. Birbirini anlayan ekipler oluşturuyorlar. Bir son- raki oyunumda farklı bir yönetmen ile çalışmak isterim. Daha profesyonel bir gözün dışarıdan bakması oyun için daha faydalı olacaktır. Hem yazıp hem yönet- me işi çok tecrübe gerektiriyor. Ben ken- dimi henüz o noktada görmüyorum. P: ‘’Pera’daki Hayalet’’ için müzikal di- yebilir miyiz? M.F.Ş: Pera’daki Hayalet için tam mü- zikal demek müzikallere haksızlık olur diye düşünüyorum. Bizim oyunumuz için ‘’müzikli oyun’’un bir kademe üstü demek daha doğru olur çünkü şarkıları on bir sahne içinde eşit bir şekilde da- ğıttık. Oyunu izlerseniz daha iyi anla- yacaksınız. Oyunun konusu da müzikle alakalı olduğu için her an şarkı söyleni- yor. P: Oyunun müzik ayağının yaratım süreci nasıl gelişti? 28 M.F.Ş: Çok yakın olduğumuz müzisyen arkadaşlarımızdan destek aldık. Ben ha- yatımda şarkı besteleyebileceğimi zan- netmiyordum. Öyle bir havaya girdik ki bu süreçte, oyundaki şarkılarının bir çoğunun bestesini Murat Güneş yaptı. Murat, “Bu oyun için bazen alay ettiğiniz pop şarkılarını tiyatroya uyarlayarak bes- teler yapacağım.’’ dedi. Örneğin oyunda- ki “Nağmenin Şarkısı” bildiğiniz hit pop şarkılarına benziyor. O anlamda hepsi Çıkış noktamız, herkesin oyuncu olup sahneye çıkmak istemesi ve herkesin sosyal medya mecraları aracılığıyla ünlü olmak istemesiydi. Murat’ın başarısı. Anlayacağınız, bizi de bu süreçte çok destekledi. Aynı şekilde müzik direktörümüz Cem Öget ile de çok iyi bir takım olduk. Oyunu ben yazmış olsam da gerek oyuncular, gerek Derya hep fikirleriyle oyuna yenilikler kattılar. Sürekli düşünüp üreten bir takıma sahip- tim. Onlar olmasa böyle kapsamlı bir iş çıkartamazdım kendi kendime. P: Oyunun kadrosunu nasıl oluştur- dunuz? M.F.Ş: Pera’daki Hayalet, Ortaoyuncular bünyesinde benim ilk oyunum olmasının yanı sıra babamın olmadığı, kadronun sadece gençlerden oluştuğu ilk oyun. Bu yüzden oyunu oluştururken öncelikle tanıdığım oyuncularla çalışmak istedim. Birçoğuyla önceden beraber çalışmışlığım vardı. Bir yerlerde izleyip beğendiğim oyuncu arkadaşlarım da vardı. Benim için en önemli kriter oyuncuların en az benim kadar heyecanlı olmasıydı. P: Seyirci kitleniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ortaoyuncular’ın normal seyirci kitlesinden (Ferhan Şensoy’un tek kişilik oyunlarından) farklı bir seyirci kitlesiyle mi karşı karşıyayız? M.F.Ş: Tam değişti diyemeyiz çünkü Ortaoyuncular’ın seyirci kitlesi de bizi bu oyunda yalnız bırakmadı. Birço- ğundan güzel ve yapıcı eleştiriler aldık. Onlara kulak verdik. Bence en önemli- si bizim jenerasyonumuzu bu oyunla buraya çekebilmek oldu. İlk defa gelen genç sayısı çok fazlaydı. Birçoğunun tek- rar gelip izlemek istediğini duyunca çok sevindik. Bu anlamda amacımıza ulaştık diyebilirim. Her şeyin yanında bu me- kan önemli bir tarihe ev sahipliği yapmış bir tiyatro. Sırf müze olarak bile gezil- mesi gerektiğine inanıyorum. Bu tarz ti- yatrolar çok az kaldı İstanbul’da. P: Sizce bir oyunu iyi kılan kriterler nelerdir? M.F.Ş: Baktığımızda Türkiye’de bir oyu- nun seyirci sayısı o oyunu iyi veya kötü yapmaz. Bazen çok iyi bir oyun yeteri kadar duyulamasa da veya çok uzak bir yerde oynanıyor olsa da bir şekilde seyir- cisine ulaşabiliyor. Benim izleyici olarak