Perspective Perpective Sayi 33 | Page 21

Dönemin belki de en sevilen oyun- larından olmuştur. Günümüzde çocuk parklarında bu oyunu gö- rememek de 90’lar çocuklarının içinde bir burukluk yaşatır. Baş- ka bir oyun var ki, gönüllere taht kurmuştur. Hatta bu oyunun yaşça büyükleri bile fazlasıyla heyecan- landırdığına dair inançlarım da yok değil. Bu oyun tabii ki saklambaç. Zaman, mekan, saat, kişi sayısı fark etmeksizin oynanırdı bu oyun. Ebe olan kişi için genelde sıkıcı olsa da, saklanmak da bir o kadar eğlenceli ve heyecanlı olurdu. Saklandığınız yerde, bulunma korkusuyla karışık heyecan duygusu başka hiçbir oyunda bulunmaz herhalde. Saklambacın en gü- zeli ise karanlıkta oynanandı. Göz gözü görmezken, bir yanda korku ve endişe bir yandan oyun heyecanıyla saklanır, oradan oraya koşardık. E tabi koşup ilk ebeleyenin de yaşadığı haz ve başarma duygusu da cabası. Elbetteki 90’lar sadece sokak oyunların- dan ibaret değildi. 90’lar, oyunların en güzel zamanı olduğu gibi belki de oyun- cakların ve teknolojinin de en güzel za- manlarıydı. Teknoloji henüz çığırından çıkmamıştı ama tatlı tatlı göz kırpıyordu bizlere. Tetris, dönemin belki de en bü- yük teknolojilerindendi mesela. Aslında 80’lerde hayatımıza girmiş ama 90’larda da popülerliğini sürdürüyordu. Bu oyun iyi bir strateji ve hangi kutunun nereye geleceğini belirlemek biraz da dikkat gerektiriyordu. Blokları yıkarken alınan o haz ise hiçbir şeye değişilmezdi. Gele- lim başka bir fenomene. Super Mario’yu bilmeyen yoktur elbet hatta günümüzde bile birçok çocuk tarafından akıllı tele- fonlar, tabletler ve bilgisayardan oynana- biliyor. 90’larda ise Super Mario, Streer Fighter gibi bir çok oyunu hayatımıza sokan alet atariydi. 90’ların unutulmaz mekanlarından atari salonlarında saatle- rini geçiren 90’lar çocukları için dönemin belki de en büyük teknolojisi olarak ka- bul ediliyordu. Bir de tüm çocukları etkisi altına almış bir başka fenomene parmak basmak gerekli: Hugo ve Tolga Abi. Ki- milerine göre 90’lar çocukları ikiye ayrı- 90’lar, oyunların en güzel zamanı olduğu gb belk de oyuncakların ve teknolojnn de en güzel zamanlarıydı. lırmış; Hugo’da yarışmış olanlar ve yarış- mamış olanlar. Hiç şüphesiz her çocuğun hayallerini süsleyen bir yarışmaydı bu. Kulağı Tolga Abi’de, gözü Hugo’da heye- canla yarışan çocuklar, hayal kırıklıkları, sevinçler... Kazanmayı da kaybetmeyi de bu oyunla öğrenmiştir 90’lar çocukları. Teknoloji kadar oyuncakların da en gü- zel zamanıydı. Henüz ışıklı, yanıp sönen, hareket eden, ileri teknoloji oyuncaklar yoktu. Hatta günümüz çocuklarının gö- rünce burun çevireceği türdendiler ama 90’larda çocuk olmuşlar için anlamları çok farklıdır. Hala eski semt bakkalların- da veya mahalle pazarlarında rastlayabile- ceğimiz bir oyuncaktan bahsedelim me- sela: topaç. Aslında bunun da bir sokak oyunu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim, çocuklar saatlerce sokakta top- lanıp rengarenk topaçlarının mümkün olduğunca uzun süre döndürmeye çalı- şırlardı. 2000’lerdeki “Bayblade”’in atası olarak da sayabiliriz. Ancak topaçı saat- lerce çevirmek hiç de göründü- ada kolay o ay bir b iş ş değildi. değ d . ğü kadar 90’ların bir başka furyası ise tasolardı. Önce cips- lerden çıkan Looney Tunes temalı ta- solarla başladı bu çılgınlık. Aslında bir oyun değildi, sadece bi- riktirilirdi ve daha fazla tasosu olan gururla hava atardı. Tabii çocuklar tasolarla da eğlenmenin bir yolunu bulurdu ve aralarında bir çok oyun geliştirirlerdi ve taso rekabeti de böy- le başladı. Tasolar üst üste konulun- ca oluşan kulenin yüksekliği prestij meselesiydi mesela. Bu furya karşı- sında tasolar da yenilendi; çentikli tasolar, hologramlılar, mega boylar... Daha sonra sevimli Looney Tunes karakterleri yerlerini Pokemon’a bı- raktı. Pokemonlu tasoların heyecanı ise 2000’lerin başlarına dek sürdü. Yaşın ilerlemesiyle ya başka nesillere aktarıldı ya da dolapların arka köşelerin- de birer torba içinde unutuldu. Teknolojinin, sokak oyunlarının hatta oyuncakların en samimi ve en güzel za- manlarıydı 90’lar. Saklambaç, sek sek, misket, mendil kap- maca, körebe, istop, beş taş, çelik çomak, birdir bir ve buraya sığdıramadığımız daha nice sokak oyunlarını o yıllarda bıraktık. 90’lar belki de sokakta oyna- yan son çocukların yıllarıydı. Taso, atari, topaç, mantar tabancası, Hugo ve Tolga Abi çılgınlığı, Barış Manço’yla 7’den 77’ye Adam Olacak Çocuk programı ve daha niceleri, dönemi yaşayan çocukların yüz- lerinde tebessüm olarak kaldı. 2000’lerin başlarında 90’ların bıraktığı hisle büyü- müş, 90’ların güzelliklerini abla ve abile- rinden dinlemiş ancak tam olarak yaşaya- mamış bizlerde ise biraz burukluk biraz da “keşke daha önce doğsaydım” hissi... Leblebi tozunuz, soba üstünde kestane- niz, cebinizdeki misketiniz eksik olma- sın; oyunla, mutlulukla, en önemlisi de 90’larla kalın. P KAYNAK https://90larmuzesi.wordpress.com/ https://onedio.com/haber/40-oyunla-90- larda-cocuk-olmak-513091 http://www.sabah.com.tr/galeri/ yasam/90larda-cocuk-olmak https://onedio.com/haber/200-fotografla- 90-lar-cocuklarini-gecmise-goturecek-dev- galeri-344605 19