Dönemin belki de en sevilen oyun-
larından olmuştur. Günümüzde
çocuk parklarında bu oyunu gö-
rememek de 90’lar çocuklarının
içinde bir burukluk yaşatır. Baş-
ka bir oyun var ki, gönüllere taht
kurmuştur. Hatta bu oyunun yaşça
büyükleri bile fazlasıyla heyecan-
landırdığına dair inançlarım da yok
değil. Bu oyun tabii ki saklambaç.
Zaman, mekan, saat, kişi sayısı fark
etmeksizin oynanırdı bu oyun. Ebe
olan kişi için genelde sıkıcı olsa da,
saklanmak da bir o kadar eğlenceli
ve heyecanlı olurdu. Saklandığınız
yerde, bulunma korkusuyla karışık
heyecan duygusu başka hiçbir oyunda
bulunmaz herhalde. Saklambacın en gü-
zeli ise karanlıkta oynanandı. Göz gözü
görmezken, bir yanda korku ve endişe
bir yandan oyun heyecanıyla saklanır,
oradan oraya koşardık. E tabi koşup ilk
ebeleyenin de yaşadığı haz ve başarma
duygusu da cabası.
Elbetteki 90’lar sadece sokak oyunların-
dan ibaret değildi. 90’lar, oyunların en
güzel zamanı olduğu gibi belki de oyun-
cakların ve teknolojinin de en güzel za-
manlarıydı. Teknoloji henüz çığırından
çıkmamıştı ama tatlı tatlı göz kırpıyordu
bizlere. Tetris, dönemin belki de en bü-
yük teknolojilerindendi mesela. Aslında
80’lerde hayatımıza girmiş ama 90’larda
da popülerliğini sürdürüyordu. Bu oyun
iyi bir strateji ve hangi kutunun nereye
geleceğini belirlemek biraz da dikkat
gerektiriyordu. Blokları yıkarken alınan
o haz ise hiçbir şeye değişilmezdi. Gele-
lim başka bir fenomene. Super Mario’yu
bilmeyen yoktur elbet hatta günümüzde
bile birçok çocuk tarafından akıllı tele-
fonlar, tabletler ve bilgisayardan oynana-
biliyor. 90’larda ise Super Mario, Streer
Fighter gibi bir çok oyunu hayatımıza
sokan alet atariydi. 90’ların unutulmaz
mekanlarından atari salonlarında saatle-
rini geçiren 90’lar çocukları için dönemin
belki de en büyük teknolojisi olarak ka-
bul ediliyordu. Bir de tüm çocukları etkisi
altına almış bir başka fenomene parmak
basmak gerekli: Hugo ve Tolga Abi. Ki-
milerine göre 90’lar çocukları ikiye ayrı-
90’lar, oyunların
en güzel zamanı
olduğu gb belk
de oyuncakların
ve teknolojnn
de en güzel
zamanlarıydı.
lırmış; Hugo’da yarışmış olanlar ve yarış-
mamış olanlar. Hiç şüphesiz her çocuğun
hayallerini süsleyen bir yarışmaydı bu.
Kulağı Tolga Abi’de, gözü Hugo’da heye-
canla yarışan çocuklar, hayal kırıklıkları,
sevinçler... Kazanmayı da kaybetmeyi de
bu oyunla öğrenmiştir 90’lar çocukları.
Teknoloji kadar oyuncakların da en gü-
zel zamanıydı. Henüz ışıklı, yanıp sönen,
hareket eden, ileri teknoloji oyuncaklar
yoktu. Hatta günümüz çocuklarının gö-
rünce burun çevireceği türdendiler ama
90’larda çocuk olmuşlar için anlamları
çok farklıdır. Hala eski semt bakkalların-
da veya mahalle pazarlarında rastlayabile-
ceğimiz bir oyuncaktan bahsedelim me-
sela: topaç. Aslında bunun da bir sokak
oyunu olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Nitekim, çocuklar saatlerce sokakta top-
lanıp rengarenk topaçlarının mümkün
olduğunca uzun süre döndürmeye çalı-
şırlardı. 2000’lerdeki “Bayblade”’in atası
olarak da sayabiliriz. Ancak topaçı saat-
lerce çevirmek hiç de göründü-
ada kolay
o ay bir
b iş ş değildi.
değ d .
ğü kadar
90’ların bir başka furyası
ise tasolardı. Önce cips-
lerden çıkan Looney
Tunes temalı ta-
solarla başladı
bu çılgınlık.
Aslında bir oyun değildi, sadece bi-
riktirilirdi ve daha fazla tasosu olan
gururla hava atardı. Tabii çocuklar
tasolarla da eğlenmenin bir yolunu
bulurdu ve aralarında bir çok oyun
geliştirirlerdi ve taso rekabeti de böy-
le başladı. Tasolar üst üste konulun-
ca oluşan kulenin yüksekliği prestij
meselesiydi mesela. Bu furya karşı-
sında tasolar da yenilendi; çentikli
tasolar, hologramlılar, mega boylar...
Daha sonra sevimli Looney Tunes
karakterleri yerlerini Pokemon’a bı-
raktı. Pokemonlu tasoların heyecanı
ise 2000’lerin başlarına dek sürdü.
Yaşın ilerlemesiyle ya başka nesillere
aktarıldı ya da dolapların arka köşelerin-
de birer torba içinde unutuldu.
Teknolojinin, sokak oyunlarının hatta
oyuncakların en samimi ve en güzel za-
manlarıydı 90’lar.
Saklambaç, sek sek, misket, mendil kap-
maca, körebe, istop, beş taş, çelik çomak,
birdir bir ve buraya sığdıramadığımız
daha nice sokak oyunlarını o yıllarda
bıraktık. 90’lar belki de sokakta oyna-
yan son çocukların yıllarıydı. Taso, atari,
topaç, mantar tabancası, Hugo ve Tolga
Abi çılgınlığı, Barış Manço’yla 7’den 77’ye
Adam Olacak Çocuk programı ve daha
niceleri, dönemi yaşayan çocukların yüz-
lerinde tebessüm olarak kaldı. 2000’lerin
başlarında 90’ların bıraktığı hisle büyü-
müş, 90’ların güzelliklerini abla ve abile-
rinden dinlemiş ancak tam olarak yaşaya-
mamış bizlerde ise biraz burukluk biraz
da “keşke daha önce doğsaydım” hissi...
Leblebi tozunuz, soba üstünde kestane-
niz, cebinizdeki misketiniz eksik olma-
sın; oyunla, mutlulukla, en önemlisi de
90’larla kalın. P
KAYNAK
https://90larmuzesi.wordpress.com/
https://onedio.com/haber/40-oyunla-90-
larda-cocuk-olmak-513091
http://www.sabah.com.tr/galeri/
yasam/90larda-cocuk-olmak
https://onedio.com/haber/200-fotografla-
90-lar-cocuklarini-gecmise-goturecek-dev-
galeri-344605
19