Perspective 36 A2018-3196-PerspectiveSayi36-DUSUK | Page 31

de kültürün içinde açıkça görülmeyen karmaşık davranışların ve etkilerin görülmesine de neden olabilir .
kültürün izlerini taşır ve bu yalnızca bireylerin yeteneklerinde ayrışmalara yol açmaz ayrıca bu yeteneklere atfedilen anlamın değişmesine yol açar . İçinde yaşadığımız dünya her şeyden önce sosyaldir ve bireyin zorluklar ve yasaklarla birlikte eğilimlerini , yeteneklerini ve hareket etme iç güdülerini belirler . Çocuk belirli bir psikolojik ve sosyal psikolojik süreçten sonra kendi özerkliğini terk ederek kültürel tahakküm ilişkilerini kabul eder . Bu özerkliğin terki başlı başına sosyal davranıştaki bir değişimi temsil etse de en az bunun kadar önemli bireyin davranışını etkileyen bir yasaklama şekli vardır . L . K . Franck buna “ kutsallık ” ( les inviolabilités ) der . Kutsallık , tabu kavramının genelleştirilmiş halidir : tüm toplumlarda kutsal sayılan ve belirli bir tabunun objesi haline gelmiş hayvanlar , objeler veya mekanlar bulunur . Aynı zamanda bu kutsallık bir ayrıcalık sembolüdür . Bireyin toplumda bu yasaklara adapte olması gerekir . Toplumsal öğrenim süreci ise sosyal pratikler ile bu yasakların çevresinden dolaşmamız için bize yol gösterir . Görgü kuralları , ritüeller , toplumsal roller , güven ilişkileri bu pratiklerin bazılarıdır . Fakat sosyalizasyon ne sadece bu felç edici zorluklara boyun eğmek ne de düşünmeden taklit etmekten ibarettir . Aynı zamanda içinde güçlü bir motivasyon duygusu bulundurur çünkü bireyin daha önce bloklanmış ihtiyaçlarını gidermesi için bir kapı açar . Bir çocuğun gelişimini gözlemlediğimiz zaman görürüz ki çocuk ne kadar normlara iğrenme duygusundan uzak bir şekilde yaklaşırsa o kadar normların kendilerine tanıtılması için hevesli oluyor . Bu noktada da zorlukları ve yasakları travmatik deneyimler olarak görmek yerine kabullenme sürecine başlar . Fakat çocuğun sosyalizasyon sürecinde tüm bu yasaklara yüklendiği anlamlara göre sürecin negatif etkilerinden de söz etmek mümkündür .
Otorite kavramını buna bir örnek olarak gösterebiliriz . Eğer çocuk dayatılan yoksunlukların şiddetini yumuşatan ve nezaketle hayal kırıklıklarını yamayabilen bir yetişkin ile iletişime girerse , çocuk otoriteye karşı bir hınç deneyimlemez .
Markiz kültüründe bir kadın birden fazla erkekle evlenebilmektedir .
Çocuk neyin yasak olduğunu bastırır ve duygusal bir reaksiyondan öğrenilen tepkiyi karmaşıklaştırmadan gerekli olanı yerine getirir . Aksine , çocuk ebeveyinler tarafından vahşi bir otoriteye karşı bırakılırsa genel olarak yetişkinlere ve ailesine karşı negatif bir tutum takınır . Düşmanlık ve iğrenme ile takındığı tavır sonucu ürettiği her davranış bir çelişki içerir . Aynı zamanda cinsiyetin öğrenme süreci üzerinde büyük etkileri olduğundan bahsedilebilir . Sosyalizasyon birey-
Fransız sosyolojisinde Pierre Bourdieu “ habitus ” kavramı ile içselleştirilmiş eğilimlerimizden bahseder . Her birey içinde bulunduğu sınıfın kurallarını ve ilkelerini öğrenmiş ve içselleştirmiştir . Bunlar genelde farkında dahi olunmayan eğilimlerdir . Kişinin davranışları , günlük pratikleri ve hareketleri habitusunun birer yansımasıdır . Habitus ve sınıflar arasında bir ilişki kurarak sınıfsal konumumuzun “ habitus ” umuzu şekillendirdiğini ve her sınıfın kendi “ habitus ” u olduğundan bahseder .
Kısaca açıklamaya çalıştığımız üzere toplum ve birey sürekli olarak karşılıklı bir etkileşim içindedir . Toplumun birey üzerinde veya bireyin toplum üzerinde tek taraflı bir etkisi olduğunu söylemek doğru olmaz . Birey çocukluğundan başlayarak doğduğu ve büyüdüğü çevrenin ilkelerini çeşitli psikolojik ve sosyolojik süreçlerden geçerek içselleştirir . Her toplumun ve kültürü kendine has kuralları ve yasakları vardır . Bunlara uyulması toplumsal düzeni sağlarken , yaşanan uyumsuzluklar ise toplumsal çatışmalara neden olur . Normlar ve toplumsal yasaklar sosyolojinin fazlaca işlenen konularında biri olmuştur ve bu konu üzerine pek çok düşünürün farklı fikirleri bulunmaktadır . P
KAYNAK
Jean Stoetzel , La Psychologie Social , Paris Flammarion , 1978
Ralph Linton , La Culture des Iles Marquises
P . Bourdieu et A . Sayad : Le déracinement , la crise de l ’ agriculture traditionelle en Algérie , Paris , 1964
29