de kültürün içinde açıkça görülmeyen karmaşık davranışların ve etkilerin görülmesine de neden olabilir. |
|||||
kültürün izlerini taşır ve bu yalnızca bireylerin yeteneklerinde ayrışmalara yol açmaz ayrıca bu yeteneklere atfedilen anlamın değişmesine yol açar. İçinde yaşadığımız dünya her şeyden önce sosyaldir ve bireyin zorluklar ve yasaklarla birlikte eğilimlerini, yeteneklerini ve hareket etme iç güdülerini belirler. Çocuk belirli bir psikolojik ve sosyal psikolojik süreçten sonra kendi özerkliğini terk ederek kültürel tahakküm ilişkilerini kabul eder. Bu özerkliğin terki başlı başına sosyal davranıştaki bir değişimi temsil etse de en az bunun kadar önemli bireyin davranışını etkileyen bir yasaklama şekli vardır. L. K. Franck buna“ kutsallık”( les inviolabilités) der. Kutsallık, tabu kavramının genelleştirilmiş halidir: tüm toplumlarda kutsal sayılan ve belirli bir tabunun objesi haline gelmiş hayvanlar, objeler veya mekanlar bulunur. Aynı zamanda bu kutsallık bir ayrıcalık sembolüdür. Bireyin toplumda bu yasaklara adapte olması gerekir. Toplumsal öğrenim süreci ise sosyal pratikler ile bu yasakların çevresinden dolaşmamız için bize yol gösterir. Görgü kuralları, ritüeller, toplumsal roller, güven ilişkileri bu pratiklerin bazılarıdır. Fakat sosyalizasyon ne sadece bu felç edici zorluklara boyun eğmek ne de düşünmeden taklit etmekten ibarettir. Aynı zamanda içinde güçlü bir motivasyon duygusu bulundurur çünkü bireyin daha önce bloklanmış ihtiyaçlarını gidermesi için bir kapı açar. Bir çocuğun gelişimini gözlemlediğimiz zaman görürüz ki çocuk ne kadar normlara iğrenme duygusundan uzak bir şekilde yaklaşırsa o kadar normların kendilerine tanıtılması için hevesli oluyor. Bu noktada da zorlukları ve yasakları travmatik deneyimler olarak görmek yerine kabullenme sürecine başlar. Fakat çocuğun sosyalizasyon sürecinde tüm bu yasaklara yüklendiği anlamlara göre sürecin negatif etkilerinden de söz etmek mümkündür. |
Otorite kavramını buna bir örnek olarak gösterebiliriz. Eğer çocuk dayatılan yoksunlukların şiddetini yumuşatan ve nezaketle hayal kırıklıklarını yamayabilen bir yetişkin ile iletişime girerse, çocuk otoriteye karşı bir hınç deneyimlemez.
Markiz kültüründe bir kadın birden fazla erkekle evlenebilmektedir.
|
Çocuk neyin yasak olduğunu bastırır ve duygusal bir reaksiyondan öğrenilen tepkiyi karmaşıklaştırmadan gerekli olanı yerine getirir. Aksine, çocuk ebeveyinler tarafından vahşi bir otoriteye karşı bırakılırsa genel olarak yetişkinlere ve ailesine karşı negatif bir tutum takınır. Düşmanlık ve iğrenme ile takındığı tavır sonucu ürettiği her davranış bir çelişki içerir. Aynı zamanda cinsiyetin öğrenme süreci üzerinde büyük etkileri olduğundan bahsedilebilir. Sosyalizasyon birey- |
Fransız sosyolojisinde Pierre Bourdieu“ habitus” kavramı ile içselleştirilmiş eğilimlerimizden bahseder. Her birey içinde bulunduğu sınıfın kurallarını ve ilkelerini öğrenmiş ve içselleştirmiştir. Bunlar genelde farkında dahi olunmayan eğilimlerdir. Kişinin davranışları, günlük pratikleri ve hareketleri habitusunun birer yansımasıdır. Habitus ve sınıflar arasında bir ilişki kurarak sınıfsal konumumuzun“ habitus” umuzu şekillendirdiğini ve her sınıfın kendi“ habitus” u olduğundan bahseder.
Kısaca açıklamaya çalıştığımız üzere toplum ve birey sürekli olarak karşılıklı bir etkileşim içindedir. Toplumun birey üzerinde veya bireyin toplum üzerinde tek taraflı bir etkisi olduğunu söylemek doğru olmaz. Birey çocukluğundan başlayarak doğduğu ve büyüdüğü çevrenin ilkelerini çeşitli psikolojik ve sosyolojik süreçlerden geçerek içselleştirir. Her toplumun ve kültürü kendine has kuralları ve yasakları vardır. Bunlara uyulması toplumsal düzeni sağlarken, yaşanan uyumsuzluklar ise toplumsal çatışmalara neden olur. Normlar ve toplumsal yasaklar sosyolojinin fazlaca işlenen konularında biri olmuştur ve bu konu üzerine pek çok düşünürün farklı fikirleri bulunmaktadır. P
KAYNAK
Jean Stoetzel, La Psychologie Social, Paris Flammarion, 1978
Ralph Linton, La Culture des Iles Marquises
P. Bourdieu et A. Sayad: Le déracinement, la crise de l’ agriculture traditionelle en Algérie, Paris, 1964
|
29 |