Optimum May. 2019 | Page 34

yanılma şansım yoktu. Problemi nasıl çözebileceğinizi öğrendiğiniz zaman diyorsunuz ki evet, benim çözmem gereken bir şey var; uzaktan eğitim sistemi. Birkaç ayağı var bunun. Dersi anlatmak da bunlardan bir tanesi. Teknik donanım da bunlardan bir diğeri. İçerik ve öğrencinin bunu izleyeceği bir platform da… Bu problemleri nasıl çözeceğimi teker teker inceleyip, problemlerin neler olduğunu görüp ardından da problemleri çözmeye çalıştım. Tabi ben belirli bir noktaya getirebildim bunu. Sonrasında tabi yolumun Barış Ayhan ile kesişmesi bir kırılma çizgisiydi. İTÜ’de belki en çok zaman geçirdiğiniz arkadaşlarınızdan biri şuan jet ana üssünde bir görev üstleniyor. Birisi bir uçağın bir parçasının mühendisliğini yapıyor. Siz şuan yaptığınız işin en iyisisiniz belki ama geriye dönüp keşke dediğiniz oluyor mu? Asla ve asla kati suretle olmuyor ama hayat öyle değil. Ahkâm kesmek istemiyorum buradan ama içimde şunu hissediyorum; uçak mühendisliğini bir şey için okudum. Bunun da zamanı gelecek diye okudum çünkü ben belki bir gün, bir öğrencimin kurduğu bir şirkete yatırımcı olarak havacılıkla ilgili bir şeyler yapacağım. İçimdeki o tutku hala var. Dronlara karşı aşırı bir merakım var. Bu işin geçmişinde benim bir tane model uçak üretim atölyem vardı, model uçak yapıp satma amaçlı. Babamın işlerinin kötüleşmesinden dolayı “Ben nasıl daha fazla para kazanırım, aileme katı sağlayabilirim?” sorusu ile bir gün karşıma EPP denilen bir malzemeden yapılmış bir uçağın kanadının duvara çarpma anı geldi video olarak. Yat sanayisinde ve otomobillerin tampon içlerinde kullanılan, darbeyi çok iyi absorbe eden ve ardından enerjiyi geri veren, deformasyona uğramayan bir malzeme. 34 Bu malzemeden yaptıkları model uçaklarla 180km/h hızlarla duvara toslayıp tekrardan kırılmadan uçağı alıp atıyorlardı. Ben de bu uçağı Türkiye’de üretmeye çabaladım. Altı ay interneti taradım. Yaklaşık üç ay sonunda o köpüğü sadece Fransa’da bulabildim. Fransa’daki firmadan o köpüğü çamaşır makinası büyüklüğündeki koliler içerisinde ithal ettik. Ardından ABD’den bir adet CNC tezgâhı arkadaşlarım tarafından bir yarışma dönüşü parça parça bavullarla bana taşındı. Çin’den elektronikler geldi, ağabeyim Hong Kong’dan pilleri gönderdi. Murat isimli bir arkadaşımla beraber bir sanayi sitesindeki atölyede model uçak üretmeye başladım. Ardından Murat, kariyerine okulda akademisyen olarak devam etme kararı alınca tek başıma bir atölye tuttum. O atölyede uzaktan kumandalı model uçak yapıp satmaya başladım. Kabaca on beş adet uçak yapıp satabildim. Sonrasında matematik dersi işim o kadar ilerledi ki asıl maddi kaynağımın diğeri olduğunu, uçak satarak -ki Türkiye’de pazarı yok- ilerleyemeyeceğimi anladım. Atölyemi kapatıp asıl işimle devam ettim. Tam da burada bunu sormak istiyorum hocam, çevrimiçi eğitimin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin şu anki anlattığınız dersler on sene sonra öğrencilerin dinleyebileceği konumda mı sizce? Bence şu anki haliyle on sene sonra dinlemeyecekler çünkü on seneye kalmadan sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve bunların hepsi eğitimde kullanılıyor olacak. Birkaç sene öncesinde Mark Zuckerberg, Facebook’un CEO’su, çocukların garajda bulduğu Ochillus’u satın aldı ve Ochillus’u satın aldıktan sonra yaptığı konuşmada “Bu alet, üniversitelerdeki eğitimden ameliyatlara kadar dünya üzerinde çok şeyi değiştirecek.”