Optimum May. 2019 | Page 33

Lisans eğitiminizi İTÜ Uçak Mühendisliğinde tamamladığınızı görüyoruz. Şuan tamamen farklı bir iş yapıyorsunuz. Üniversite hayatınızda şuan yapacağınız işi tahmin ediyor muydunuz? Üniversite öğrencisi olarak beklentiniz neydi gelecekten? Üniversiteye girmek için ders aldığım hocamın anlattığı desten çok etkilendim. Ortaokulda savaş uçağı pilotu olmak istiyordum. Gözlerim bozuldu, gözlerim bozulduktan sonra uçak mühendisi olmak istedim. Sonra içimde hep ailemin ekonomik durumu çok makul düzeyde olduğu için ailemizin geliri çok çok büyük ölçüde sadece abim ve benim eğitimime gidiyordu. İçimde kendi ayaklarım üzerinde durabilmeye karşı, bazen McDonald’da burger yiyip ardından sinemaya gidecek kadar paranın cebimde olmasına karşı büyük bir itici güç vardı. Kendi paramı kazanmak istiyordum. Matematiği de hep çok sevmiştim. Bir iş layıkıyla yapıldığı takdirde çok iyi sonuçlar getireceğini görmeye başlamıştım. Kafamdaki plan uçak mühendisliğine girmek, girdikten sonra özel dersler vermek ve kararımı da sonraya bırakmaktı. Bunun hayatta bir süreç olduğunu biliyordum. Dört yıl okurken bir yandan da ders vereceğim sonra karar vereceğim diyordum. İçimden gelen ses de bitirdikten sonra Birleşik Devletler’e gidip yüksek lisans yapmak, sonrasında Lockheed Martin veya Boeing’de çalışmaktı. Master başvurularını on bir üniversiteye yaparken başvuru tarihlerini teker teker kaçırdım. Belki bilinçdışı bir şekilde o süreci sabote ettim çünkü başvuru amacımı yansıtan bir yazı yazmam gerekiyordu. Elim bir türlü o yazıyı yazmaya gitmedi. Anlamda altı yıl boyunca öğrendiğiniz, hocalarınızdan kazandığınız değerleri belki de hiç kullanamadınız. İTÜ’de okumanın mevcut işinizi yaparken kullandığınız başka kattığı değerler var mı? Size neler kazandırdı? Ben hayatımın her alanında iyi ki İTÜ’ye girmişim dedim. Bir kere çok severek okudum, çok sevdiğim, çok keyif aldığım bir bölümdü. Her gün severek gittim, sevmediğim dersler de oldu tabi ama genel itibariyle bölümümü çok seviyordum. Mühendislik, okuduktan sonra öğrencinin çok iyi anladığı bir şey. Okumadan önce anlatılması çok kolay bir şey olmayabilir ama bir problemi nasıl çözebileceğinizi öğreniyorsunuz mühendislik okurken. Dolayısıyla ben uzaktan eğitim sistemini, “e-learning”i öğrenmek ve keşfetmek için hiç param yokken uğraştım. İnternette ne varsa altını üstüne getirdim. Linda’dan izlediğim dersler, Youtube’dan izlediklerim ve dünya bu konuyla ilgili neler yapıyor araştırmam çok yoğundu. Hangi programlarda ders anlatmalıyım, hangi bilgisayarları almalıyım, bunların hepsini araştırdım çünkü deneme 33 Google tarafından satın alınmamıştı, Türkiye için video yükleme süresi beş dakika ile sınırlıydı, altyapılar yeterli değildi. Çocukların elinde akıllı telefonlar yoktu, internet kotaları böyle değildi. On yıllık bir süre geçmesi gerekliydi. Bu süre zarfında ortağım Barış Ayhan ile yollarımız kesişti. O da kabaca yirmi yıldır matematik içeriği yazıyordu. Bir öğretmenin sınıfta çocuklar karşısında veya özel derste anlattığı dokümanları yazıyordu ve bunu uzun zamandır yapıyordu. Hayali de bunları kitaplaştırmaktı. Hayalkurun.com bir uzaktan eğitim sitesi. Barışayhanyayınları.com’ a öğrenci giriyor, kitabını ve o kitabın eğitici videolarını satın alıyor. Ardından öğrenciye kitap kargolanıyor. Öğrencimiz kitabı önüne koyuyor, tabletinden de videolarımı özel ders alır gibi izliyor. Bir öğretmenin o çocuğa belki üç gün özel derse gelerek bir haftada anlatabileceği içeriği, ortalama altı saat hiç susmadan anlatılan bir içeriği, biz öğrenciye üç yıl boyunca on liraya sağlıyorduk şimdi on iki liraya sağlıyoruz. On iki liraya öğrenci bu derse bir yıllık kayıt olabiliyor. Birçok öğrenci için erişilebilir bir meblağ olduğundan Şırnak’ta babasını kaybetmiş dokuz kardeşiyle yaşayan ve bizden ders alan öğrencimiz de var. İnşaatta işçilik yapan ve aldığı yevmiyelerle ders alıp şuan Eskişehir’de hukuk okuyan öğrencimiz de var. Bizi arayan, “Hocam ben domates tarlasında domates topluyorum, ben bu çocuğu bu şekilde de olsa okutacağım.” diyen velimiz de var. Dolayısıyla Türkiye’nin her yanından köy köy, ilçe ilçe erişilebilir olduğu düşünüldüğü için yazın bir işte çalışıp kazandığı parayla derslerimizi alan öğrenciler var. Eğer bir öğrenci matematik öğrenmek istiyorsa erişilebilir duruma geldiğini düşünüyorum.