Her şey şubat ayında başladı. Maçka hazırlık
binasında yapılan yabancı dil fırsatları
semineri, bu fikri aklıma düşürdü. Work and
Travel yapma düşüncesi aklıma yattı ve içimde
giderek büyüyen bir hayale dönüştü. Önce
kendime bir şirket bulmalı ve hemen kayıt
olmalıydım çünkü vakit geçtikçe tercihen
çalışabileceğim güzel işler bitebilir ya da
istediğim bölgelerde çalışamayabilirdim. Kız
arkadaşım da benimle birlikte bu tecrübeyi
yaşayacaktı ve birlikte plan yapmaya karar
verdik. Şirket olarak kendimize göre şirketleri
araştırdık ve tüm
şirketlerin artılarını
eksilerini ortaya
koyduk, sonuç
olarak ‘Studyzone’
şirketine kayıt
olmaya karar verdik.
Studyzone’da
her okul için
bir danışman
ayarlanmıştı ve kendi
danışmanımızla
tanışmak için gün
sayıyorduk. Daha
sonra o gün geldi
ve danışmanımız
olacak Sevnur Hanım’la tanıştık. Kendisi bize
çok sıcakkanlı yaklaştı ve çok yardımcı oldu.
Piyasada pek çok danışman var ama kimisinin
yurtdışı tecrübesi dahi yok. Sevnur Hanım ise
bize yardımcı olacak kadar hayli tecrübeye
sahipti.
Hazırlamamız gereken belgeler ayarlandı.
‘Lifeguard’ yani Türkçe’deki anlamıyla
‘cankurtaran’ olmaya karar verdik. Bunun
için ilk adım olarak ilkyardım eğitimi sınavını
ve Amerika’dan gelecek yüzme hocalarının
yapacağı yüzme sınavını geçmemiz
gerekiyordu. Şirket Merter’deki Tozkoparan
54
Yüzme Havuzuyla anlaşmıştı. İlk sınav
günü Taksim’deki bir binada bize ilk yardım
eğitimi verdiler ve sonrasında sınav yaptılar
ve biz bu sınavı geçtik. Geçenler için ertesi
gün yüzme testi yapılacaktı . Mertereki
sınavdan bir gün önce çok hastalandım ve
ertesi gün yüzmek zorunda olduğum için
iyileşmek zorundaydım ama o kadar vaktim
yoktu. Şişli Etfal Hastanesi’ne gece gidip
iğne vurdurdum ancak bu sınav için yeterli
olmayacaktı. Ertesi gün sınavda kendimi çok
kötü hissettim ve yüzme hocalarının yanına
gidip yüzemeyeceğimi
ve kendimi kötü
hissettiğimi söyledim.
Ancak hocalar İngilizce
konuştuğundan
ve ben çok iyi
konuşamadığımdan
anlaşmazlık oldu.
Hocaya şöyle dedim:
I will öggggg. Demek
istediğim şey ‘‘Hocam
bakın ben suya
kusucağım.’’ idi. Daha
sonra öğrendim ki
bunu anlatmak için
‘vomit’ ya da ‘throw
up’ demek yeterliymiş. İlk günlerden Work
and Travel bana İngilizce adına çok şey
katıyordu. Bu süreçte Sevnur Hanımın aynı
hocalarla başka bir sınav ayarlaması ve bana
desteğini asla unutamam. Daha sonra bu
sınavı da geçtik ve lifeguard lisanslarımızı
aldık. Geriye vize almak kalmıştı. Vize
günü geldiğinde İstinye’deki Amerikan
Konsolosluğu’na gittik. Tabi Sevnur Hanım
oraya da gelerek bize çok destek oldu. Vize
görüşmem de çok güzel geçti ve vizem
onaylandı. Geriye sadece Amerika’ya gitmek
kalmıştı.