Semih Sel
Kuveyt Türk İK & Eğitim & Kalite Grup Müdürü
Merhabalar, öncelikle iş deneyimleriniz
hakkında bilgi verebilir misiniz ? İnsan kaynakları departmanında ilerlemeye
nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
1999 İTÜ mezunuyum, 2000 yılında Kuveyt
Türk’te kalite bölümünde uzman yardımcısı
olarak iş hayatıma başladım. Yaklaşık üç yıl
boyunca kalite ve organizasyon geliştirme
bölümünde görev aldıktan sonra İnsan
Kaynakları bölümüne geçiş yaptım. Sonrasında
da İK bünyesinde ücret yönetimi, performans
yönetimi, kariyer yönetimi ve işe alım olmak
üzere farklı servislerinde görev aldım. 2009 yılı
başında ise İK müdürlüğü nasip oldu. 5.5 yıl İK
müdürlüğü yaptıktan sonra İK, eğitim ve kalite
gruplarının başına getirildim. Şu anda da bu üç
birimden sorumluyum. Mezun olurken İK’da çalışmak gibi bir hayalim
hiç olmadı. Benim birinci önceliğim kaliteydi.
Kalite olmazsa da planlama, strateji gibi
departmanlar olabilir diye düşünüyordum.
Neden buraya yöneldiğim veya İK’da beni
motive edenin ne olduğu sorularının cevabı
ise tüm organizasyona hitap eden bir görev
olması. Bizim sektörümüz epey yoğun. Çalışanın
işin merkezinde olduğu, gönül vermeden
yapılamayacak bir sektör diyebiliriz. Şu anda
herhangi bir yere birkaç şube açtığınızda o
yerlere birkaç çalışan koyduğunuzda bir sonuç
alamıyorsunuz. Çalışanlara amaç, kariyer yolu,
hedef, motivasyon vermeniz gerekiyor. Süreç
boyunca İK işinin değişimine de tanıklık ettim ve
bu gelişim de beni heyecanlandırıyor. 90lı yıllarda
İK işin muhasebe, bordro kısmına odaklanırdı.
2000li yıllarda olay sosyal boyuta kaydı. 2010
sonlarından beri ise artık veriyi kullanmak,
analizler yaparak sonuçlara varmak ön plana
çıktı. Bir de şu var, İK’da çalışmak bütün iş
birimleriyle çalışmak ve hepsinin işleyiş yapısını
anlamak demek. Bu da benim için aldığım
endüstri mühendisliği formasyonuyla mümkün
oldu.
İTÜ Endüstri Mühendisliği bölümü size neler
kazandırdı, hangi kapıları açtı ve ne gibi
dezavantajları oldu?
Endüstri mühendisliğini tercih ederken
kafamdaki en temel sebep; bu bölümün bir
şekilde organizasyonların, şirketlerin girişimine,
verimliliğine, karlılığına katkıda bulunabilecek bir
bölüm olarak tasvir edilmesiydi. Ben de endüstri
mühendisliğini daha genel daha kapsayıcı
daha makroya hakim ve pek çok şirkete katkı
sağlayabilecek bir bölüm olarak görüyordum.
İş olanaklarının geniş olması ve ülkeye değer
katması açısından önemi de cabası. İTÜ’de
de özellikle 2. sınıftan sonra aldığımız dersler
hayal ettiğim; verimliliği arttırmak, karlılığı
arttırmak, makro olarak organizasyonlara bakıp
organizasyonların gelişimine katkıda bulunmak
gibi konularda beni daha da donanımlı hale
getirdi. Geçtiğimiz 18 yıla, iş hayatıma dönüp
baktığımda da bölüme girerken hayal ettiğim
pozisyonları icra ettiğimi düşünüyorum.
Organizasyonun gelişimine katkıda bulunmak,
üst bir perdeden bakıp organizasyonun gittiği
yönü görmek, ne gibi stratejiler geliştirmesi
lazım, bunlara nasıl katkı sağlaması lazım
noktasını düşünmek keyif verici. Bunu
yapabilmem için gereken formasyonu bana İTÜ
endüstri mühendisliği bölümü verdi.
48
İK çoğu şirkette genel müdür yardımcısı
çıkaran bir bölüm müdür? Öyleyse bu
pozisyona böylesine önem verilmesinin
sebebi nedir?
Bu firmanın büyüklüğüyle ile ilgili. Direktör,
genel müdür yardımcılığı seviyeleri olabiliyor.
Bazen firma küçük olsa da daha yukarıda
temsil etme gereği duyuyor. Çünkü o alana
odaklanmak istiyor. Geçtiğimiz 10-15 yıllık
periyotta şunu görüyoruz ki İK pek çok sektör
için en kritik noktalardan biri. Çünkü ciddi
bir bütçeyi yönetiyorsunuz. Üretim şirketi de
olsanız bizim gibi hizmet sektörü de olsanız
gider kalemlerinizin en büyüklerinden bir tanesi
personel. Bunun getirdiği olaya daha stratejik
bakabilmek. Tüm çalışanlarınızın kurumun