Optimum Apr. 2018 | Page 41

Atakan Büyükdağ İle Röportaj Tarihe olan merakınız siz kaç yaşındayken başladı? Bu merakınızı borçlu olduğunuz, sizin için milat sayılabilecek bir durum mu söz konusu oldu? Tarihe olan merakımın ne zaman başladığını ben de bilemiyorum ama II. Dünya Savaşı’na olan merakımın 2007 yılında başladığını söyleyebilirim. Özellikle 2007 yılında Almanya’da bulunduğum sürelerde Münih’te yaşadıklarımın bu serüvende büyük bir payı var. Münih 20. yüzyılın en kritik şehirlerinden birisidir. Devrimlerin başladığı, yönetim şekillerinin hızla değiştiği, insanlarının reformist olduğu bir şehirdir. Oradayken görünüşü benzer ama düşünceleri gece ile gündüz kadar farklı birçok Alman ile karşılaşabilirsiniz. Münih bir girdap oluşturmak için oldukça elverişli bir yer ve bu girdap o dönemlerde beni de içerisine aldı diyebilirim. Adolf Hitler’in adı geçtiği anda gözyaşlarını tutamayan ve “ Hitler dünyaya gelmiş en kötü insandır ” diyen Polonyalılar bir yana, Nazi marşı çalan İspanyollar diğer bir yana ve baskıncı Naziler diğer bir yana. Var olan çeşitliliği bizzat yaşayınca ve 2007 yılında bile hala Nazilerin ideolojilerine bu kadar bağlı oluşunu görünce yaşadıklarım beni meraka sürükledi. “ Nasıl bir ideoloji ki bu, kimi nefret ediyor, kimi de 2007 yılında bile hala sadık kalabiliyor? ” diye düşünmeye başladım ve araştırmalara koyuldum. Önce kendimi Nazilerin ilk model kampı Dachau’da buldum. Gördüklerim ve öğrendiklerim beni adeta şok etmişti. Sarsıldım ama daha da meraklandım. Ardından Nürnberg mahkemesi, diğer toplama kampları derken kendimi bir anda her edindiğim yeni bilginin derinliklerine inerken buldum. Ve o dönemden itibaren 10 yılı aşkın bir süredir yabancı kaynak, müze ve arşiv taramaları gerçekleştiriyorum. Amerika, Rusya, İtalya, İngiltere gibi II. Dünya Savaşı’nda önemli yer tutan ülkelerin coğrafyalarında araştırmalar yürüttüm. Avrupa’da çok yakın yerel dostluklarım var. Kendilerinden o döneme ait bana anlatacak bir şeyleri olan tüm akrabaları ile tanıştırmalarını istedim, görüşmeler gerçekleştirdim. Hala da bağlarım çok sıkıdır, bir ihtiyaç halinde bilgiye birinci kaynaktan ulaşmak benim için büyük bir kolaylık sağlıyor. Bir nevi kültürle iç içe olmam da beni II. Dünya Savaşı araştırmalarının bir parçası yapıyor. Araştırdıkça saklı kalan ne kadar çok konunun olduğunu, bazı anlatılanların aslında ne kadar da empoze edilmiş birer yanlış olduğunun farkına varıyorsunuz ve bu keşifler beni daha fazla araştırmaya itiyor. Bir mühendis olarak mezun olduktan sonra tarih hakkında kitaplar yazma eğiliminiz nasıl gerçekleşti? Araştırmalarınız kitap yazmaya başlamadan önce bir kronoloji doğrultusunda mı gelişti? Süreci bizimle paylaşabilir misiniz? Yabancı coğrafyalarda bulunup, yabancı dilde araştırmalar yürütmek bana nasip olmuş 39