Ocak 2019 ocak2019 | Page 76

Çilenin Sancağı: Ortadoğu Arslan Karadayı Firavun’un hoyratlığında, nice imtihanla yetiştirilip de Medyen halkı içerisinde bir sevgi tezahürü ile yetiştirilip korunan, hani o bir gece takibinde giderken gelinen hikmet denizi önünde asasında bir nokta vuruşla Elif’i Be edercesine yol açan, dağları aşan… Kuyunun sırdaşlığında teslim olup da en çaresiz rüyayı tabir eden ilim hazinesi ile Mısır diyarında güzelliği vukuu eden… Ateşlere atılıp da serinleyen sönen ve ateşin emre amâde misafirperverliğinde yükselen… “sen lakırtılarına aldırma, gemiyi yap!” buyruğundan hasıl olan irade ile gemiyi inşa edip tufandan tecelli eden… Kendine zulm edeni dahi her türlü şeyden münezzeh olarak Subhan oluşunu bir balığın karnında öğreten… Bir Kıtmir’in vefasında yürüyüp de uyutup uyandırılan erdemi gençlerin yüreklerinde miras bırakan… O ki Rahman-ı Rahim… Kabil Kabilliğine salınırken… ağlarken, Habiller sonsuzluğun kerevetinde Belki bir türkü, belki bir şiir ile… Bir harfte gizlenirken sessizce aşk… Bir mürekkep kağıda vuslat ederken… Bir harf sevip de yollayanların imzası Gökkubbe’de kandil olurken… Dinecek elbet Kabil’in Kabilliği… Bir damla mazlum gözyaşının, toprağa düşüp de zemzemce su ile şifa ol’duğu üzre, şifa olacak gözyaşları bir vakit. Toprak bağrında güller yetiştirecek. Ve yine aşk kazanacak, Divan-ı Kübra sonu selameti ile ipekler içerisinde en güzel selam olduğu vakit, bir an olacak düşüyle.