Ocak 2019 ocak2019 | Page 70

Kutlu Bir Kuruluş Hamide Akkaya Osmanlı’yı Osmanlı yapan, Osman’ı Osman Bey yapan mihenk taşları olan isimler var. O isimlerden biri yukarıda ismi geçen Şeyh Edebali’dir. Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin manevi kurucularından sayılırken Osman Bey’in de hocası, onun rehberidir. Onun yetişmesinde önemli katkıları olmuş, hatta devlet adım adım kurulurken oluşturulan kurallarda Osman Bey’in danıştığı yegane isim olmuştur. 1326’da 100 yaşını aştığı bir yaşta ölünceye dek manevi rehberliğine devam etmiş, devletin kuruluşunda oynadığı manevi ve fikri bu rehberlik devletin temelleri atılırken göz ardı edilemeyecek bir etki yapmıştır. Öyle ki o etkinin Osmanlı’nın kuruluşundan çok sonraki zamanlarına kadar devam ettiği görülmektedir. Ey oğul! Beysin… bundan sonra öfke bize uysallık sana. Gücengeçlik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana… demiş yukarıda bahsettiğimiz Şeyh Edebali Osman Bey’e. Peki kimdir, Osman bey? Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey, nüfus bakımından en büyük Türk topluluğu olan Oğuzların bir kolu olan Kayıların başında bulunan Ertuğrul Bey’in en küçük oğludur. Bilindiği üzere, 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’nun kapısı Türklere açılmıştır. Kayılar da diğer Türk boyları gibi Anadolu’ya göç etmiş ve ilk olarak Doğu Anadolu Bölgesi’ne yerleşmişlerdir. Zamanla artan Moğol baskı ve saldırıları neticesinde rotalarını batıya çevirmişlerdir. Bu dönemde Kayıların başında bulunan Ertuğrul Bey, Sivas yakınlarında Moğol-Selçuklu arasındaki mücadelede Selçuklu ‘ya yardım etmiş, bunun üzerine Anadolu Selçuklu sultanı Alâeddin Keykubat, Ertuğrul Bey’e şükranlarını sunarak Karacadağ ve çevresini hediye etmiştir.