Ocak 2019 ocak2019 | Page 53

Hep Yanında Olmak İstiyorum İbrahim Çolak Dağlım, senin için altını çizdiğim satırlar var: “En ufak teferruatı bile tekrar ettiriyordum. Bu geçen ayların hikâyesi bize bütün bir hayatın hikâyesiymiş gibi geliyordu. Aşk, sanki bir nevi büyü ile uzun hatıraların yerini tutar. Bütün öteki sevgilerin bir geçmişe ihtiyaçları vardır. Aşk ise adeta sihirli bir tarzda, kendisi bir geçmiş meydana getirir ve bizi onun içine gömüverir. Böylece içimizde vaktiyle bize yabancı bir kimse ile -tabir caizse- yıllarca beraber yaşamış olmak gibi bir şuur uyandırır. Aşk ışıklı bir noktadan ibarettir, ama yine de zaman mefhumunu avucuna almış gibi bir hali vardır: Aşk birkaç gün önce yoktu, birkaç gün sonra da olmayacaktır. Fakat var olduğu müddetçe ışığını, kendisinden önceki zamanın üzerine olduğu kadar, kendisinden sonraki zamanın da üzerine saçar.” “Sevgi denen şeyin güzelliğini kim anlatabilir? Aşk bize, tabiatın vakfettiği insana kavuşmuş olmak inancını aşılar; hayatımızı birdenbire aydınlatıveren ve bize sanki onun sırrını anlatan bir ışıktır; en ufak şeylere bile gözümüzde bir değer kazandırır; çok tatlı oldukları için teferruatı hafızadan siliniveren ve ruhumuzda ancak uzun bir saadet izi bırakıp geçip giden saatleri bize yaşatan, odur; onun yüzünden bazen sebepsiz yere derin bir teessürden delice bir neşeye geçiveririz; yine onun yüzünden, sevgilinin varlığı bizde büyük bir zevk, yokluğu ise derin bir hüzün uyandırır; kendimizi adi ve olağan bağlardan kurtulmuş sayar, etrafımızı saran her şeyden üstün addederiz; yaşadığımız âlemde insanların artık gelip bizi bulamayacaklarına inanırız; aşk bize, her düşünceyi sezmek ve her heyecanı cevaplandırmak imkânını sağlayan o karşılıklı anlayış hissini aşılar; bütün bunlar aşkın yarattığı bir büyüdür ki insan onu hisseder ama tasvir etmekten de acizdir.”