Ocak 2019 ocak2019 | Page 39

Vicdan Terzisi Yahut Terazisi Tuğçe Sarıtaş Akşam işten eve giderken, yol kenarındaki bankta üstü başı darmadağın belki baygın belki sarhoş bir genci "Ne biçim insan bunlar, din iman kalmamış" diye kınayan o adam ah bir sorsaydı kendisine neden? Çocukluğu darp edilmiş gençliği yıpratılmış varlığı hiçe sayılmış o genç, kendisini sevmeden o bakışlara yardım mesajları gönderiyordu belki de. Nerden bileceğiz biz şahit olduğumuzun hakikati ne kadar yansıttığını, arkasında gizlenen sırları? Mecburiyet kelepçeleri vurulan mazlumlar nelere maruz kaldılar, neler görüp geçirdiler de çareyi insandan, vatandan uzakta olmakta bildiler. Çaresizlik sancıları çeken insanların nelerden vazgeçmek zorunda kalıp da, nelere nasıl tutunduklarını bilemeyiz. Vicdan nazarıyla baksak görebiliriz belki. Bir kalbe dokunabilir, yarasına merhem sürebilir, umudu tekrar inşa edebiliriz. Elimizi vicdanımıza koyalım, bir fikre kötülük bulaştırdığımızda sızlayacaktır ve yine o, sakın aman sakın “İncitme sen ahbabını incinmeye senden, Bu alem-i fanide zarafet budur işte “diyerek güller koyacaktır avucumuza. Çünkü bizim şiarımız gönüller yapmaktır. O vakit fikriyatımızı öyle sorguya çekelim ki vicdan mahkemesinde; her bir adım hatta niyetimiz dahi muhabbete vesile, zulme hendek olsun.