Ocak 2019 ocak2019 | Page 38

Vicdan Terzisi Yahut Terazisi Tuğçe Sarıtaş Adımları gökyüzünü sarsan adamlar oluruz ama bir karıncayı dahi ürkütmekten imtina eden. Dile getirdiğimiz, kelime tahtlarına oturttuğumuz her fikrimizi, kalp süzgecinden geçirmeli, vicdan terzisinde giydirmeliyiz. Çünkü biz çok haşin düşünüyoruz ve bu, bazen zamanın bile pansuman yapamadığı yaralar bırakıyor geride. Anlatmaya çalıştığım şey de tam olarak bu. Bazen biz farkına varamasak da, her ne kadar soyut bir varlığı olsa da düşüncelerimiz de bir kalbi kırmaya muktedir tıpkı güzelleştirmeye muktedir olduğu gibi. Peki nasıl ölçeceğiz, hududunu nasıl bileceğiz? Bu sorunun cevabı asırlar önce heybetli bir adam tarafından verilmişti: “Vicdanınıza sorun.“ Demek ki mizanımız vicdan olmalıymış, sağ kefeye vicdanı sol kefeye fikrimizi koyalım. Herhangi bir kötülük bir adaletsizliğe vicdanımız el vermeyecektir bir atasözü tabiriyle ifade etmek gerekirse. Ve ilk sorgu burada onun divanında başlar. Yemek sofrasında haber bültenini seyrederken canlı yayına servis edilen “Bombardımanın devam ettiği bölgeden göçler devam ediyor...”haberi üzerine “kalıp savaşsalarmış ya(!)"dedikten sonra çorbasını kaşıklayan adam mesela, vicdanını da oturtsaydı masaya ve sorsaydı kendine "Ya ben olsaydım yerinde, ne yapardım?" diye. Ah bir sorsaydı kendisine, üzerine sağanak sağanak fosfor bombaları yağdırılan o parkta oynayan çocuğun babası ben olsaydım. Vicdanında tartsaydı ah, merhamet ağır gelmez miydi?