BÖLÜM 2: Kanser Biyolojisi
tifleştirebilir. Bu olayın gerçekleşmesi için virüsün bir onkogen taşıması gerekmez. Hücreyi enfekte eden retrovirüs
önce hücrede kendi genomunun çok sayıda DNA kopyasını oluşturur ve bu DNA molekülleri hücre genomuna gelişigüzel biçimde yerleşirler. Yerleşme bölgesi tesadüfen
önemli bir hücresel protoonkogenin yakınına rastladığında virüs genomunun iki ucunda yer alan LTR bölgelerinin
uyarıcı etkisiyle hücresel protoonkogenin anlatımı artar ve
hücre çoğalması uyarılır.
DNA Virüsleri
DNA virüslerinin genomu retrovirüslere kıyasla daha karmaşık ve daha büyüktür. Bu virüsler kendilerine özgü onkogenik proteinler kodlarlar. DNA virüslerinin kodladığı
onkogenik proteinler birbirinden farklı olduğu halde hücrede transformasyona neden olma yolları çoğunlukla ortaktır [9]. Bu virüslerin kodladığı onkoproteinler genellikle
hücrenin çoğalmasını engelleyen denetim mekanizmalarını hedef alır. Virüsün etkisiyle p53 ve Rb1 sinyal yolaklarının hücre döngüsü üzerindeki denetimi engellenir ve S-fazı
uyarılır, Örneğin, SV40 virüsünün T antijeni hem p53 proteinine bağlanarak p53’ün hücre döngüsü üzerindeki kontrolünü bozar, hem de Rb1 proteinine bağlanarak onu inhibe eder. Benzer şekilde, insan papilloma virüsünün (HPV)
kodladığı E6 proteini de p53 molekülü ile bir ubikuitinligaz olan E3A proteinine bağlanır. Bu bağlanma sonucunda p53 proteini ubikutinlenerek yıkıma uğrar. Aynı zamanda, HPV’nin E7 proteini de Rb1 proteinine bağlanarak
onun işlevini engeller ve böylece hücre çoğalmasını durduran iki temel yolu da etkisiz bırakır. Adenovirüsler de aynı
mekanizmayı kullanır, virüsün E1A proteini Rb1 ile etkileşirken E1B proteini de p53’e bağlanarak onun görevini yerine getirmesini engeller.
Kaposi sarkomu