Nobel Tıp Kitabevleri | Page 42

Nöroloji Hastasında Sıvı, Elektrolit ve Beslenme Durumunun Değerlendirmesi ve Bakımı İzotonik sıvı, plazma ile aynı yoğunluğa sahiptir; bu nedenle, 1 litre izotonik sıvı intravenöz yolla verilirse, tamamı hücre dışı sıvı bölmesinde kalır. Litrenin dörtte üçü (750 ml) hücreler arası (interstisyel) boşluğa dağılır (hücre dışı sıvı bölmesinin yaklaşık olarak dörtte üçünü meydana getirdiği için) ve geriye kalan dörtte birlik kısım (250 ml) damar içi boşlukta kalır. Hipotonik sıvı, vücut sıvılarından daha düşük yoğunluğa sahiptir ve kapladıkları hacim ile orantılı olarak tüm sıvı boşluklarına dağılır. Örneğin, 1 litre %5 dekstroz veya %0,45 sodyum klorür (hipotonik) verilmişse, litrenin yaklaşık üçte ikisi hücre içi boşluğa dağılır (vücut sıvısının üçte ikisi bu boşlukta bulunduğundan). Litrenin geriye kalan üçte birlik kısmının (333 ml) sadece yaklaşık 80 ml’si, toplam hücre dışı sıvı boşluğunun yaklaşık dörtte birine meydana getiren damar içi boşlukta kalır (bkz. Tablo 16.1). Hipotonik sıvılar hücre içi hacmin düzenlenmesinde kullanılırlar ve hipovolemi hastaları için uygun değildir. Daha yüksek bir yoğunluğa sahip olan hipertonik sıvılar damar içi boşlukta kalarak, plazma ozmolalitesini artırır ve ozmotik dengeyi değiştirir. Sıvı, ozmoz yoluyla doku içi ve hücre içi boşluklardan damar içi boşluğa geçer. Yüksek KİB (Kafa içi basınç)ın yönetilmesinde hipertonik sıvıların kullanımı Bölüm 7’de açıklanmaktadır. Kolloidler (örn. nişastalar, dekstranlar, jelatinler) damar içi boşlukta kalır. Damar içi boşluğu kolaylıkla terk etmeyen büyük moleküller içerdiklerinden, hacmin geri kazandırılmasında yararlıdırlar. Belirgin hipoglisemi yoksa glikoz içeren intravenöz sıvıların kullanımından kaçınılmalıdır (Bruder and Gouvitsos, 2000). Bu durumda bile glikoz verilirken dikkatli olunmalıdır. Glikoz verilmesinin sekonder beyin yaralanmasına neden olduğuna inanılsa da, bu mekanizma henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Bölüm 7’de açıklandığı gibi, dekstroz solüsyonları (%5 veya <%5 içerenler) hipotoniktir ve plazma ozmolaritesini düşürür; bu durum, suyun ozmoz yoluyla kan-beyin bariyerini geçmesine ve serebral ödeme neden olur. NÖROLOJİ HASTASINDA YAYGIN HİPONATREMİ NEDENLERİNİN YÖNETİLMESİ Nöroloji hastasında hiponatremi en yaygın elektrolit bozukluğudur. Hafif hiponatremi 135 mmol/l’den düşük, fakat 125 mmol/l’den yüksek serum sodyum olarak sınıflandırılır; şiddetli hiponatremi ise 125 mmol/l’den düşük serum sodyum olarak tanımlanır. Orta şiddette hiponatremi hastaları semptomatik olmayabilir. Hiponatreminin sonucu olarak ozmotik 257 basınç azalır ve sıvı ozmoz yoluyla doku içi ve hücre içi boşluklara geçer. Bu şiddetli olduğunda ozmotik serebral ödeme yol açabilir. Sodyum, sinir sisteminde, özellikle de aksiyon potansiyellerinin ilerlemesinde önemli bir role sahiptir (bkz. Bölüm 1). Hiponatremi sersemlik, halsizlik, sarsıntı ve sebebe bağlı olarak hiper/hipovolemi yaratabilir. Serum sodyum seviyeleri 120 mmol/l’nin altına düştüğünde nöbet ve koma gelişme olasılığı artar ancak, azalma hızı belirgindir ve bu durumda hızlı bir düşüş olasıdır (Coenraad et al., 2001). Orta şiddette hiponatremi çok terlemeden (diyaforez), hipotonik intravenöz sıvıların fazla verilmesi, ishal ve kusma ve diüretiklerin kullanılmasından kaynaklanabilir. İntrakraniyal (kafa içi) bozukluklar görülen hastalarda hiponatreminin temel nedenleri uygunsuz ADH sendromu ve serebral tuz kaybı sendromudur. ADH’ın uygunsuz salgılanması sendromu (SIADH - Syndrome of Inappropriate ADH secretion) ADH’ın uygunsuz salgılanması sendromu, hipoozmolarite olmasına karşın, başka bir anlatımla düşen plazma ozmolaritesine tepki olarak ADH seviyeleri düşmediğinde, hipotalamusun sürekli yüksek seviyede ADH açığa çıkarması ile belirgin bir bozukluktur. ADH’nin anormal şekilde yüksek olması suyun tutulmasına ve sodyumun seyrelmesine (seyrelme kaynaklı hiponatremi) neden olur. Kafa yaralanması, ensefalit, anevrizma kaynaklı yırtık ADH’ın uygunsuz salgılanması sendromuna yol açabilir (Zafonte and Mann, 1997); ayrıca Guillain-Barre sendromunda da görülebilir. Karbamazepin ve haloperidol gibi ilaçlar ile akciğer tümörleri nörolojik olmayan nedenlerdendir (Terpstra and Terpstra, 2000). Hasta davranış değişikliklerine ve uyuşukluğa kadar ilerleyebilen yorgunluk, halsizlik ve baş dönmesi görülebilir. Aşağıdaki bulguların olması teşhisi doğrular: • Plazma ozmolaritesinin düşmesi <280 mOsmol/l • Hiponatremi (serum sodyum <130 mmol/l) • İdrar ozmolaritesinin artması (>500 mOsmol/l) • Hiponatremi olduğunda natriürez (ürede fazla miktarda sodyum) (>20mmol/l) (Coenraad et al., 2001) Üriner sistem kan hacmini düşürmek için, ADH’ın uygunsuz salgılanması sendromunun ileri safhalarında idrardan bir miktar sodyumu atmaya devam eder (Berkenbosch et al., 2002). Hastalar, hipervolemik olma olasılığına karşın, ADH’ın uygunsuz salgılanması sendromunda nadiren ödemlidir. Bunun nedeni,