Nobel Tıp Kitabevleri | Page 5

Doğum kadının yaşamında önemli ve pozitif bir deneyim olmasına rağmen, yaşanan ağrı her zaman endişe ve korku nedeni olmuştur. Doğum eyleminin bilinen ve tanımlanmış en şiddetli ağrı kaynağı olduğu kanıtlanmıştır. Anne adayları doğumdaki ağrıya toplumsal ve bireysel nedenlerle farklı tepkiler vermektedir. Özellikle ilk doğumlarda; yaşanacak ağrıdan korkmaları ve ne yapacaklarını bilemedikleri için ağrıyı daha yoğun algıladıkları gözlenmiştir. Anne adayları doğum ağrısından korktukları için endikasyon olmadığı halde sezaryenle doğum yapmayı tercih etmektedir. Ülkemizde sezaryen oranının yüksek oluş nedenlerinden biri de budur. Sezaryen doğum tartışmalarının yaşandığı son günlerde normal doğumun önemi de giderek artmaktadır. Doğum medikal olarak, ağrılı bir süreç olarak kabul edilmektedir. Bu süreçte yaşanan ağrının azaltılması gerektiği söylense bile, bu bakışa alternatif bir bakışta kadının doğumun doğal bir olay olduğunu, bu nedenle ağrının giderilmesi veya ortadan kaldırılması yerine kadınların güçlenmesi de bu değişimlerden bazılarıdır. Bugün artık doğum kelimesi, doğurma veya doğum yapma kelimeleri ile yer değiştirmiştir. Kadınlara verilecek destek ve güven, onların doğumdan ve annelikten haz almalarını sağlamada, başarı ve özgüven duygusunu arttırmada önem kazanmaktadır. Son yıllarda doğum felsefesinde bazı değişiklikler yaşanmaktadır. Doğum sırasında anne adayını rahatlatacak ifade ve terminolojilerin kullanılması, doğumun doğal bir süreç olarak görülmesi, bebeğin isteklerinin sorgulanması, sağlık profesyonellerinin güçlendirilmesi ve bazı feminist yaklaşımlar bu değişimlerden bazılarıdır. Bu değişim ve gelişmeler doğum hemşireleri ve ebelik uygulamaları açısından da oldukça önemlidir. Alman profesörü G. Kloostermanın söylediği gibi doğum odalarının her birisinin kapısına asılacak söz tüm sağlık profesyonelleri için oldukça önemlidir. “Kendi kendine gerçekleşen bir normal doğum birden fazla olaya işaret eden, oldukça karmaşık ama aynı zamanda o derecede iyi ayarlanmış bir süreç olup ona yapılacak her müdahale onu optimal karakterinden saptıracaktır. Doğumu izleyenlerin yapacağı tek müdahale bu ilham verici olaya saygı göstermeleri ve tıbbın ilk kuralına uymalarıdır: “Nil nocere” (“Zarar verme”) Doğumların yaşayan ağrı, korku dolu ve kötü sahnelerle hatırlanması yerine, normal doğum hatta doğal doğum hakkında kişilerde yeterli bilinci oluşturmak, korku nedeni ile artan elektif sezeryan sayılarını azaltmak, ebe/ hemşire öğrenciler ile, eğitim ve klinik alanda çalışan meslektaşlarımıza yol göstermek üzere; 2008 Eylül ayında kitabımızın yayımlanmasından sonra pek çok kişiden olumlu eleştiriler aldık. Kitabımız, bu alanda yazılmış ilk Türkçe kaynak olması açısından da anlamlıydı. Daha sonra gebeler tarafından da okunduğunu, doğumlarında kul- n n n n DOĞUM AĞRISI VE YÖNETİMİ ÖNSÖZ III