Nobel Tıp Kitabevleri | Page 45

ANATOMİ Anılar Klinik öncesi döneminin en önemli dersi Anatomi idi. İkinci sınıftaki üç ve dördüncü yarıyıl ile üçüncü sınıftaki ilk yarıyıl yani beşinci yarıyıl olmak üzere toplam üç yarıyıl okutuluyor ve beşinci yarıyıl sonunda da imtihanı oluyordu. Bu dersin ayrıca disseksiyon pratikleri de vardı. Disseksiyon salonları Morfoloji Enstitüsü binasının girişte sol taraftaki kanadında idi. Her sömestre için Anatomi ders kayıt ücreti (inskripsiyon ücreti) dört lira, disseksiyon pratikleri için de on lira idi. Diğer derslerle kıyaslanırsa bu dersin harçları oldukça yüksekti. Beşinci yarıyıl sonunda imtihana girebilmek için pratik çalışmalarından yeterlilik belgesi almak da gerekiyordu. İmtihan harcı da yanılmıyorsam beş lira idi. Klinik öncesi dönemi dersleri içinde amiral gemisi Anatomi idi. Tabii kaptanı da Ord. Profesör Doktor Zeki Zeren. Zeki Zeren hoca, 1933’te Üniversite Düzenlemesi (Reformu) sonrası kurulan yeni İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin, o zamanki ismi ile, Anatomi Enstitüsü’ne doçent olarak atanmıştı. Ortadan daha boylu, biraz iri yapılı ve biraz da kilolu ama aktif ve hareketli bir tipti. Önde ve tepesindeki saçların dökülmesi ile geniş alınlı olup, kalan saçları ve kısa kesilmiş kalın bıyıkları da oldukça kırçıllaşmıştı. Çene altındaki gerdanı ile tombul yüzünü ve çevreyi dikkatle izleyen canlı mavi gözlerini iyi hatırlıyorum. İnsanın belleğinde iz bırakan bir tip. Hızlı ve biraz kesik kesik konuşurdu. Çok titiz ve oldukça da sert mizaçlı idi. İddialı bir konuşma üslubu vardı. Yalnız bize karşı değil, Anatomi içinde de otoriterdi ve herkes kendisinden çekinirdi. İmtihanlarda da sıkı idi ama sağı solu da pek belli olmazdı. Zeki hocanın, anatomi ile özdeşleşmiş kişiliği ve anatomi konusundaki kitapları dışında -ki bu kitaplar çok düzenli idi- başka özellikleri de vardı. Örneğin; aynı zamanda cerrahtı. Ama bana göre en önemli yanı, tıp terimlerini Türkçeleştirme çalışmalarıdır. Aslında bu konudaki çalışmalar yeni değildi. Örneğin 1867’de, İstanbul’da Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye Türkçe eğitim yapmak için kurulmuştu. Daha sonra 1870’te Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’de de (Askeri tıp mektebi) tıp e }