XXVI
ÖNSÖZ
ve Türkiye Cumhuriyeti’nde önemli olaylar ile Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nde
Yüksek Öğretimde önemli olaylar adı altında üç sütunda vermeyi düşündüm. Tabii kitabın kapsamı
içinde ve oldukça özet olarak. Belki ilk bakışta bunu, önceki yayınlarda bu tip bir eke rastlanmadığı
için, yadırgayabilirsiniz. Ama kanımca bu bölüm, önemli bir kurgu olarak kabul edilmeli. Tarihi
gelişmeler içinde bir konuyu işleyen yayınlarda hep bir nokta dikkatimi çekerdi. Bizdeki bir olay
olurken o sıralarda ülkenin ve hatta Dünya’nın durumu ne idi? Bunların olayla ne gibi ilgileri ve/veya
olay üzerinde ne gibi etkileri oldu? Öyle ya, hangi konuda olursa olsun gelişmeler, ülkenin ve hatta
dünyanın o sıralarda içinde bulunduğu şartlardan soyutlanamaz ki. Hele bizim tarihimizde... Olaylar
o kadar çok ve hem birbiri ile hem de çevre ile o kadar iç içe ki... Yüksek eğitimde medrese, dârülfünûn
ve üniversite devamlılığındaki gelişmeler de öyle. Bunları, ülke ve Dünya’daki gelişmelerle beraber
algılamazsak sağlıklı bir yorum yapamayız. Bu görüşle hazırladığım bu bölümü beğeneceğinizi
umuyorum. Ancak bu listenin neden 1768’de başlayıp 1983’te sonlandığını merak edebilirsiniz. 1768,
Osmanlı İmparatorluğu’nda çöküntü döneminin başlangıcı olan Osmanlı-Rus Savaşının başladığı
yıldır. Bu savaş aynı zamanda, Balkan ve tabii Osmanlı İmparatorluğu tarihinin de önemli bir dönüm
noktasıdır. Sonu yenilgi ile biten bu önemli olay, özellikle askeri ve tabii tıp dahil diğer birçok eğitim
alanında yenilenme hareketlerinin ivmesi ve başlangıcı oldu. Tabii bu yeni düzenlemelerde, batının
üstünlüğünü sağlayan sanayileşme gelişmelerine de ilgi başladı. Ancak, madalyonun diğer yüzüne de
dikkat edilmelidir. Sanayileşme ve teknoloji hamleleri ile gelişen Batı’nın, Osmanlı Devleti’nin toprak
altı ve üstü zenginliklerine göz koyması ve ürettikleri mallar için de ülkeyi geniş bir pazar olarak
algılamaya başlaması bu yıllara rastlar... 1768’i bu nedenlerle bir başlangıç olarak aldım. Listede son
tarih olarak neden 1983’ü aldığıma gelince. Önce, bu listeyi üniversiteler üzerinde yapıcı olmaktan çok
yıkıcı olan, öğretim üyelerinin ve üniversitelerin öğretim birimlerinin bilimsel kalitesini ve düzenini
alt üst eden, aşırı derecede merkeziyetçi meşhur 2547 sayılı Yasa’nın çıkış tarihi olan 1981 ile bağlamayı
düşündüm. Daha sonra, bu kanunun düzenlediği ve başına da Profesör Doktor İhsan Doğramacı’nın
getirildiği Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) erken dönemdeki önemli etkilerini, ideolojik içerikli
iddialarla yapılan ve geniş hoca sayısını içeren bir tasfiye sürecini de dikkate alarak 1983 yılını seçtim.
Bilindiği gibi daha sonraki yıllara ait yayınlarda, 1980 darbesinin dış kaynakların teşvik ve
desteği ile yapıldığı konusunda ciddi görüş ve iddialar ile bir Amerika Birleşik Devletleri yetkilisinin
söylediği ileri sürülen “... Darbeyi bizim çocuklar yaptı” sözü ileri sürüldü. Bu gelişmeleri görünce,
ekte sunduğum bu listeyi 2547 sayılı Yasa’ya karşı ilk tepkiler ile uygulamaların erken sonuçlarını da
içeren 1983 tarihi ile sonlandırmamın, tıp tarihimiz açısından da daha anlamlı olduğun ԁ