İbrahim amca devam etti, “Her ülke kendi kahramanını ortaya çıkarırken yazılan destan
gibi, bu tür günlerin, haftaların da çıkışını özetleyen hikâyeler yazılır, yazdırılır ve bazen de
tamamen rivayetlere dayandırılarak uydurulur.
Nisan 1 şakası için uydurulan çokça hikâye var. Bunlardan hiçbirisi de ‘mantıklı bir
kurguya’ dayalı değil.
Olsa da bir şey çıkmaz. Sonuçta insanların özünde muziplik vardır, hayat çok ciddiye
alınmaz ama bir başına da bırakılmaz. Espri, bu açıdan zor yaşam koşullarında sığınacak
bir limandır ama bu, bir başkasını aldatma ve hele hele bir başkasının gözyaşına rağmen
olmamalıdır.
Hayatınız boyunca yüzünüz hep gülsün ama sizin yüzünüz gülsün diye de kimseyi
ağlatmayın, olur mu çocuklar” deyince çocuklar hep birden “Olur İbrahim amca” diyerek
o haftanın köy odası sohbeti de nihayete erdi.
Çocukların Nisan bir şakası yapma hevesleri kursaklarında kalmıştı, yapacak bir şey de
yoktu. Hazin öyküden sonra komiklik yapmaya zaten kimse yanaşmazdı.
Çocuklar çıkarken, İbrahim amca “Haftaya köy odası sohbetleri paralı oluyor, herkes
gelirken 5 lira getirecek” deyince çocuklar şaşırdı.
Bu şaşkınlıkları tam bir hafta sürdü. Bir hafta boyunca sohbetin neden paralı olduğuyla
ilgili kendi aralarında konuşup duran çocuklar, bunun sebebini öğrenememişti.
Bir hafta sonraki köy odası sohbetlerinde tam bir ziyafet vardı. Yemekler, çiğköfteler,
tatlılar ve çocuklara oyuncaklar.
Bu defaki sohbette sadece İbrahim amca yoktu, köyün diğer büyükleri de, yani çocukların
babaları da vardı. Çocuklar bir birini itekleyerek sofrada kendilerine yer buldular.
İbrahim amca “Yiyin çocuklar yiyin, kendi malınız gibi yiyin” deyince çocuklar bu ikramın
kaynağını da öğrenip, hep birlikte güldüler. Yerken bir yandan da babalarına bakıp, “5
lirayı sizden aldık, siz de kendi malınız gibi yiyin” demeyi çok istediler ama diyemediler…
34