Ç
oğunlukla sade, ancak oldukça çarpıcı tasarımlara sahip dünyaca
ünlü bir tasarımcı Koray Özgen. Knoll, Skultuna, Innermost, Paris Belediyesi gibi uluslararası firma, marka ve kurumlara değişik
alanlarda tasarım üretiyor. Türkiye’de 1994 yılında yaptığı Ankara
şehirlerarası Terminali’nin işaretlendirme sistemleri ile tanınıyor.
Topaz Restoran ile ise adından sıkça söz ettiriyor. Farklı malzemeleri kullanmaktan çekinmiyor, işleri çoğu zaman ses getiriyor ve kendisini
aranan bir tasarımcıya dönüştürüyor. Koray Özgen’le Paris – Türkiye arası
tasarım ortamını, tasarım anlayışını, ürünlerini, ve taşın tasarımlarındaki
yer ve önemini konuştuk.
Özgeçmişinizden söz eder misiniz?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden
mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nden
Yüksek Lisans diploması aldım. 1992 yılından beri Paris’te yaşayıp çalışıyorum. Paris’teki tasarım okulu E.N.S.C.I.’de (Ecole Nationale Supériere de
Création Industrielle) post-diploma çalışmalarımı tamamladıktan sonra
1995 yılında Paris’te kendi stüdyomu, Özgen Design’ı, kurarak birçok kurum için görsel iletişim ve sergi projeleri tasarlamaya başladım.
Türkiye’deki tasarım eğitiminizi Paris’te profesyonel bir tasarımcı olarak deneyiminizle kıyasladığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ODTÜ’deki endüstri ürünleri tasarımı eğitimim özellikle nesnel değerlerin öne çıktığı bir dönemdi. Tasarım yaklaşımlarımız kritik
bir değerlendirme sürecinden geçiyordu. Paris’teki tasarım okulu “Les
Ateliers”ye geldigim zaman ise tasarımlarımın göreceli olarak öznel bir
çizgide değerlendirildiğini düşünüyordum. Bu farklı değerlendirilmelerin
süzgecinden geçerek kendimi profesyonel yaşamda buldum. Hem kavramsal düşünce hem de tasarım pratiği açısından, bu deneyimlerin profesyonel yaşamdaki tutumunuza dolaylı etkileri olduğunu düşünüyorum.
Tasarımlarınızın sade ve doğrudan yaklaşımları var. Oldukça mütevazı ve ilgiyi
üzerlerine çekmeye çalışmayan... Neden?
Tasarımcının tasarladığı bir nesneye kendi tarzını yansıtmaktan daha çok
nesne-kullanıcı iliskilerini sorgulayıp o nesne üzerinden bir yasam tarzı
önermesi gerektiğini düsünüyorum. Bence tasarımcının kisisel tarzınının
hicbir zaman tasarladığı ürünlerin önüne geçmemesi dogal bir sonuc.
Özellikle görsel ve işlevsel olarak alçakgönüllü olan nesneler önermenin o
nesnelerin kavramsal gücünü daha da çok öne çıkartabileceğini düşünüyorum.Tasarımcının aynı zamanda kültürel çeşitliliğe önem veren, çevreyi
koruyan ve de yerel değerleri destekleyen bir duruşu da olmalı.
Türkiye tasarım dünyasında kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Türkiye tasarım
alanında nasıl bir yerde duruyor?
Ben Türkiye’de doğdum ve eğitimimin büyük bir bölümünü Türkiye’de
tamamladım. Fransa’da yaşarken Türkiye ile olan ilişkilerim uzun yıllar
akademik düzeydeydi. Son iki üç yıldır Türkiye’de de değişik alanlarda
projeler geliştiriyorum. Bu proje ortamlarında çok farklı konular gündeme
gelip tartışılıyor. Ben, tasarımın doğasında olan nesnelliğin tasarımcıyı
etnik ve coğrafi limitlerin dışına çıkardığını düşünüyorum. Buna karşın,
bir tasarımcının ürünlerinde kökenlerinin izine rastlamak da doğal bir
K
oray Özgen is a world renowned designer know for hıs simple yet
striking designs. Living in Paris for the past decade he has designed
for international corporations, brands and institutions such as Knoll,
Skultuna, Innermost and Paris Municipality. He has been recognized
for designs namely the signage and wayfinding system he created for
Ankara National Terminal in 1994 as well as the Topaz Restaurant in Istanbul.
His bold experimentation with different materials has made him a soughtafter designer in both France and his native Turkey.
Özgen was born in Turkey. After graduating from the Industrial Design Department at Middle Eastern Technical University, he obtained his graduate degree
from the Department of Graphic Design at Bilkent University. He left for Paris in
1992 where he completed his post-graduate studies at E.N.S.C.I (Ecole Nationale Supériere de Création Industrielle). He then founded Özgen Design Studio
in 1995 and started designing visual communication and exhibition design for
various corporations. In 1999, he co-founded the company “ODC: Özgen Design
Collection” which produces and distributes his own designs on the internet
and through design stores around the world. In the past few years, he has also
been involved in an array of projects in Turkey. Özgen’s professional life is the
combined product of the objective evaluative system of his Turkish Industrial
design education and the more subjective approach of “Les Ateliers” in Paris.
He believes that these kinds of experiences affect one’s professional approach
to his work in terms of both conceptual thinking and designing experience.
Rather than imposing his own personal style, Özgen focuses on the relationship between the designed object and the consumer or user to offer a specific lifestyle through the object. His visually and functionally modest designs
emphasize the conceptual strength of the designed objects while fostering
environmental awareness, cultural diversity and local values. He claims that
the subjective nature of design reflects an artist’s conscience and cultural
background, and yet its objective nature moves the artist beyond ethnic and
geographic bo undaries.
According to Özgen, a designer is a professional who markets his products
KASIM-ARALIK 2010 • NATURA 45