Natura November - December 2010 | Page 32

denizin gelecek yıllarda çok önemli bir tatlı su kaynağı olacağı gibi düşüncelere çağrışım yapıyor. Tuba İnal ile kendisi, sanat anlayışı, heykel ve taş malzemenin sanatçıya sundukları üzerine konuştuk. Bize biraz kendinizden, özgeçmişinizden söz eder misiniz? Tatbiki Güzel Sanatlar, Seramik bölümü mezunuyum. Aslında seramikçiyim. Daha sonra heykele geçtim. Seramiği çok sevmedim, içinde gramlar, sıcaklıklar gibi çok fazla teknik konu barındıran bir sanat dalı. Kendimi çok özgür hissedemedim açıkçası… Zaten hep hayalimde heykel vardı. Daha sonra istediğim iş olan heykele geçtim. DOĞAL TAŞIN DOKUSU TUBA İNAL’IN HEYKELİ OLUŞTURMA SÜRECİNE KILAVUZLUK EDİYOR. Heykel yapmaya nasıl başladınız? Dediğim gibi hayalim hep heykeldi. Ancak o zamanki şartlar seramik okumamı gerektirdi. Hayat beni öyle bir yöne götürdü. Ama daha sonra çok isteyip çabaladım ve heykele geçtim. Heykel yaparken ifade etmek istediğiniz sanatsal kaygınızdan söz eder misiniz? Elbette en iyiyi yapmaya gayret ediyorum. Çok çeşitli kaygılarım oluyor. Onlara ne kadar ulaşabildiğimi, ne kadar iyi bir eser ortaya koyabildiğimi izleyenler söyleyecek. Ağırlıklı olarak ne tür malzemelerle çalışıyorsunuz? Benim en çok sevdiğim malzeme mermer. Bronz da çalıştım, söylediğim gibi seramikçi olduğum için kil de çalıştım. Her türlü malzemeyle çalıştım aslında, ama içlerinde en tutkuyla bağlı olduğum malzeme mermer. Taşa nasıl müdahale ediyorsunuz, heykelleri yaparken taşla kurduğunuz ilişkiyi anlatır mısınız? Taşla çalışmak diğer malzemelere göre daha kolay değil, hatta daha zor olduğunu söylemek mümkün. Ancak ben çok sevdiğim için belki de bana daha kolay geliyor. Bahsettiğim gibi, seramik yaparken kendimi hiçbir zaman özgür hissetmedim. İşin içine hep dereceler, kimya ve benzeri unsurlar giriyordu ve bunlar malzemeyle arama mesafe girmesine sebep oluyordu. Taşla, özellikle mermerle çalışırken kendimi son derece özgür hissediyorum. Çünkü taş ve ben başbaşa oluyoruz, sanki başka bir süreç yok, başka bir işlem süreci girmiyor araya. Her vuruş tek vuruş, geri dönüşü yok. Direkt müdehale edebiliyorum. Onunla baş başayım, hiçbir faktör aramıza giremiyor. Tüm bu sebeplerden, kendimi en iyi taşla ifade ettiğimi düşünüyorum. Ancak çok zor bir malzeme olduğunu kabul etmek gerekir. Taş heykel yaparken yaşadığınız süreç diğer malzemelere göre nasıl değişiyor? Taşla çalışma deneyiminizden bahseder misiniz? Taş elime gelmeden önce başka bir önemli süreçten geçiyor taşla çalışmak… Bu da hangi taşla çalışacağımı seçme süreci. Her taşla çalışılmaz. İşin konusuna göre, mevzusuna göre hangi taşın uygun olduğuna, nasıl bir renk seçmem gerektiğine, nasıl bir dokuyla anlatabileceğme göre belirliyorum çalışacağım taşı. İçimdeki T uba Inal is a sculptor who had quite a number of domestic and international exhibitions s ince her first show in 1983. She worked in collaboration with many prominent galleries in Turkey, such as Vakko Art Gallery, Gallery Nev and Hobi Fine Arts Gallery. Her last exhibition, sponsored by IMMIB (General Secretariat of Istanbul Mineral and Metals Exporters’ Association) and under the scope of Istanbul 2010 European Capital of Culture, will take place at Kare Art Gallery during December 1-31. Some of her sculptures, produced by natural stone, will be on display on Abdi Ipekci Street in Nisantasi from December1 to 25. For this exhibition, Inal focuses on the concepts of water, sea and mandala. Her emphasis on water inspires thoughts about Istanbul, which is one of the few cities surrounded by water, waves with the possibility of the sea becoming a fresh water source in the near future. Born in 1959, Inal studied ceramics at the School of Applied Fine Arts and dreamed of becoming a sculptor. According to Inal, the technical nature of ceramics production hinders the close bond between the artist and the viewer. She could never feel completely free working with clay. As a sculptor, she feels complete creative freedom when sculpting stone, especially marble, to which she feels a deep connection. Inal starts a project by formulating a concept and a theme for the show and meticulously selecting the stone which best reflects the theme. She then creates a scale-model using clay, but tries not to restrict herself to replicate it fully. Inal explains that sculpting is an interactive process, where she and the stone guide each other simultaneously. While enabling her full artistic freedom, stone, as a material, also provides constant resistance, thereby altering her original plan of action. In this sense, she believes that stone has more character and provides live input. Inal, then, goes on to talk about her current exhibition. She explains that the concept has been on her mind for TUBA İNAL LETS THE PATTERN OF NATURAL STONE GUIDE THE PROCESS OF MAKING HER FIGURATIVE STONE SCULPTURES. KASIM-ARALIK 2010 • NATURA 35