Natura May - June 2012 | Page 89

alıyor. Ünlü mimarın önemli karakteristik özelliklere ve derin bir tarihe sahip olan yerel bağlama hak ettiği düzeyde saygıyı göstermediği iddia ediliyor. Zira Eisenman’ın tasarımı Santiago’nun tarihi kent merkezinin sokaklarının bir haritasını şehrin dışındaki Gaiás Tepesi’ndeki bir arazinin üzerine bindirmesinden oluşuyor. Kentin dokusu ve tarihiyle kurulan ilişki sadece böyle biçimsel bir seviyede olunca projenin yüzeysellik eleştirilerine maruz kalması da kaçınılmaz olmuş. Eisenman’ın projesi bugün, Frank Gehry tasarımı Guggenheim Bilbao ile birlikte, İspanya’da kimilerinin ‘para mezarlığı’ olarak adlandırdığı ve artık geride kalmış olmasını umduğu bir dönemin mimarlığı olarak görülüyor. İşte Victor López Cotelo’nun eski bir deri atölyesini elden geçirerek etkileyici bir konut tesisine dönüştürdüğü Puente Sarela projesi mimarlık açısından hareketli olduğu kadar tartışmalı da olan böylesi bir bağlama yapılan bir müdahale niteliğinde. Santiago de Compostela’nın tarihi kent merkezinde olmasa da onun hemen yanındaki bir arazide gerçekleştirilen proje, tasarladığı güncel kullanım senaryosunda yerel bağlamın mimari özelliklerinden yoğun biçimde besleniyor. López Cotelo, ortaçağdan sanayi devrimine kadar uzanan farklı tarihsel katmanlarla ilişkiye girmek durumunda olduğu bu projede, kendisine teslim edilen eski yapıların karakterini koruyup onları yerinde ve saygılı müdahalelerle fiziksel anlamda kuvvetlendiriyor. Metruk bir deri atölyesi ve çevresindeki araziyi canlandırma amacındaki proje, endüstriyel Bilbao as the architecture of a period that Spain would be better off leaving behind, dubbed by some as a ‘cemetery for money’. It is in such a vibrant and contested architectural paradigm into which Victor López Cotelo intervenes with his transformation of a derelict tannery into an impressive residential complex. Built on land by the old town center of Santiago de Compostela, Puente Sarela makes use of the locale’s existing architectural features to create a contemporary use sce