Her ne kadar SOM gibi tecrübeli bir isimle anlaşılsa da, projeyi
finanse eden Al Hamra şirketinin inşa edilecek binaya ilişkin istekleri
süreçte ilk günden itibaren belirleyici oluyor. Bunların arasında
kat planlarının ne boyutta olacağı ve nasıl düzenleneceğine ilişkin
belirgin talepler de bulunmakta. Söz konusu taleplerle birlikte rüzgar
ve güneş gibi çevresel etkenleri de hesaba katan SOM, binanın dış
çeperinden her bir katta birer çeyrek daireye denk gelecek bir açıklığı
içeren özgün bir mimari tasarımla çıkageliyor. Al Hamra’nın görece
alışılageldik bir geometriye sahip yekpare bir kulenin etrafını saran
asimetrik bir örtüden oluşan mimarisinin ardında işte böyle bir
süreç yatıyor. Her ne kadar Al Hamra’nın çarpıcı silüetini Kuveytli
erkeklerin vücutlarını bileklerine kadar örten geleneksel giysi
‘adişdaşa’ya benzetenler olsa da, SOM yetkilileri bu benzerliğin
tamamen rastlantısal olduğunu söylüyor. Binanın nihai şekline ilişkin
bilinen bir gerçek varsa bu da, parametrik ilkelere dayanan, bilgisayar
destekli bir tasarım sürecinin sonucunda ortaya çıktığı. Söz konusu
parametrik ilkeler belirlenirken her bir katın sahip olması istenen
manzara gibi ‘müşteri istekleri’ kadar, güneş ışınlarının binaya vuruş
açısı ve rüzgarın bina üzerine yapacağı yük gibi çevresel etkenlerin
gündeme getirdiği ihtiyaçlar da büyük rol oynuyor.
Batı, doğu ve kuzeye bakan cepheleri çoğu günümüz gökdeleninde
olduğu gibi camla kaplı olan Al Hamra’nın güney cephesine hakim
olan malzemenin ise alışılmadık biçimde beton olduğu görülüyor.
Hiç şüphesiz ki, Al Hamra’nın geometrisini özgün kılan da, güneye
bakan bu cephenin diğer cephelerden farkının bina kabuğuna bir
eğri boyunca tepeden tırnağa açılmış bir yarık etkisi kazandırması.
Söz konusu yarık, binanın zemine yakın katlarındaki işyerlerinin
AL HAMRA, CAM VE TAŞ MALZEMELERLE KAPLI KIVRIMLI
CEPHESIYLE, KUVEYT’IN EN YÜKSEK BINASI OLARAK
ŞEHIRDE YER ALIYOR.
THE CURVING GLASS AND STONE CLAD AL HAMRA
TOWER IS THE TALLEST BUILDING IN KUWAIT.
environmental factors like the wind load the building
is expected to bear and the angle with which sun rays
strike the building.
While similarly to most of today’s supertall buildings
Al Hamra’s western, eastern and northern façades are
glass-covered, the material dominating the southern
façade is concrete. It is this very façade which renders Al
Hamra’s geometry unique, for this is where the building
appears as though it bears a rift along a vertical curve
on its shell. Stretching from the building’s southwestern
lower corner on the edge of the retail podium, this
curve goes all the way up to the southeastern corner of
Al Hamra’s apex, seemingly exsecting a quadrant of the
glass façade on each floor. This feature enhances the
building’s view of the Gulf while also minimizing the
sun’s effect on Al Hamra’s inhabitants and reducing the
building’s heat loss. Another measure taken to keep
the sun’s impact under control are the meticulouslycalculated angles of the holes piercing through the
1.5-meter-thick concrete walls of the building’s southern
façade.
The architecture of most skyscrapers depends on the
heavy use of steel. But the material in the foreground
of Al Hamra’s design is concrete, which