Natura May - June 2012 | Page 53

Her ne kadar SOM gibi tecrübeli bir isimle anlaşılsa da, projeyi finanse eden Al Hamra şirketinin inşa edilecek binaya ilişkin istekleri süreçte ilk günden itibaren belirleyici oluyor. Bunların arasında kat planlarının ne boyutta olacağı ve nasıl düzenleneceğine ilişkin belirgin talepler de bulunmakta. Söz konusu taleplerle birlikte rüzgar ve güneş gibi çevresel etkenleri de hesaba katan SOM, binanın dış çeperinden her bir katta birer çeyrek daireye denk gelecek bir açıklığı içeren özgün bir mimari tasarımla çıkageliyor. Al Hamra’nın görece alışılageldik bir geometriye sahip yekpare bir kulenin etrafını saran asimetrik bir örtüden oluşan mimarisinin ardında işte böyle bir süreç yatıyor. Her ne kadar Al Hamra’nın çarpıcı silüetini Kuveytli erkeklerin vücutlarını bileklerine kadar örten geleneksel giysi ‘adişdaşa’ya benzetenler olsa da, SOM yetkilileri bu benzerliğin tamamen rastlantısal olduğunu söylüyor. Binanın nihai şekline ilişkin bilinen bir gerçek varsa bu da, parametrik ilkelere dayanan, bilgisayar destekli bir tasarım sürecinin sonucunda ortaya çıktığı. Söz konusu parametrik ilkeler belirlenirken her bir katın sahip olması istenen manzara gibi ‘müşteri istekleri’ kadar, güneş ışınlarının binaya vuruş açısı ve rüzgarın bina üzerine yapacağı yük gibi çevresel etkenlerin gündeme getirdiği ihtiyaçlar da büyük rol oynuyor. Batı, doğu ve kuzeye bakan cepheleri çoğu günümüz gökdeleninde olduğu gibi camla kaplı olan Al Hamra’nın güney cephesine hakim olan malzemenin ise alışılmadık biçimde beton olduğu görülüyor. Hiç şüphesiz ki, Al Hamra’nın geometrisini özgün kılan da, güneye bakan bu cephenin diğer cephelerden farkının bina kabuğuna bir eğri boyunca tepeden tırnağa açılmış bir yarık etkisi kazandırması. Söz konusu yarık, binanın zemine yakın katlarındaki işyerlerinin AL HAMRA, CAM VE TAŞ MALZEMELERLE KAPLI KIVRIMLI CEPHESIYLE, KUVEYT’IN EN YÜKSEK BINASI OLARAK ŞEHIRDE YER ALIYOR. THE CURVING GLASS AND STONE CLAD AL HAMRA TOWER IS THE TALLEST BUILDING IN KUWAIT. environmental factors like the wind load the building is expected to bear and the angle with which sun rays strike the building. While similarly to most of today’s supertall buildings Al Hamra’s western, eastern and northern façades are glass-covered, the material dominating the southern façade is concrete. It is this very façade which renders Al Hamra’s geometry unique, for this is where the building appears as though it bears a rift along a vertical curve on its shell. Stretching from the building’s southwestern lower corner on the edge of the retail podium, this curve goes all the way up to the southeastern corner of Al Hamra’s apex, seemingly exsecting a quadrant of the glass façade on each floor. This feature enhances the building’s view of the Gulf while also minimizing the sun’s effect on Al Hamra’s inhabitants and reducing the building’s heat loss. Another measure taken to keep the sun’s impact under control are the meticulouslycalculated angles of the holes piercing through the 1.5-meter-thick concrete walls of the building’s southern façade. The architecture of most skyscrapers depends on the heavy use of steel. But the material in the foreground of Al Hamra’s design is concrete, which