Projeler/Projects: Akoura
modellerin tam olarak sorgulanmasına zaman bulunamadığını düşünen
mimar bu durumun ülkeyi kültürel asimilasyonun eşiğine getirdiğine
inanıyor: “Bugün içinde bulunduğumuz noktada tarihsel mirasımızı,
kültürümüzü, coğrafyamızı, ithal ettiğimiz modelleri ve savaşın geride
bıraktıklarını -kimilerinin yapmaya çalıştığı gibi- yaşanan tahribatın
izlerini yok saymayan bir miras olarak bütün halinde ele almamız
gerektiğini düşünüyorum.”
Projelerinde teorik ve teknik açıdan derin araştırmalara yer veren,
insanın dünya ile ilişkisini sorgulayan, bu ilişkiyi yeniden yorumlayan,
kurgulayan ve uyarlayan Youssef Tohme’nin portföyünde “A Project
Romania” gibi kentsel ölçekteki projelerin yanı sıra konut ölçeğinde
daha spesifik işler de önemli bir yer tutuyor. Lübnan’da Akoura
bölgesinde, yüksek dağların kayalıklarıyla çevrili bir tepede konumlanan
SC Evi de bunlardan biri.
Tüm ufku alabildiğine kaplayan sarp dağların ve köyün bulunduğu
vadiye bir konsol halinde uzanan bu ev, benzersiz manzarayı 180 derece
açıyla kucaklayarak adeta içine alıyor. Bir avlu etrafında konumlanan
betonarme yapının vadiye bakan cephesi manzaraya doğru tamamen
boşaltılırken, diğer üç cephe taş duvarlarla koruma altına alınmış. Birkaç
küçük açıklık haricinde neredeyse sağır duvar olarak nitelendirilebilecek
bu taş cepheler doğayla hemhal olarak yapıyı tam anlamıyla kamufle
ediyor. “Bu ev ceketinin yakalarını kaldırmış bir adama benziyor.
Arkadan bakıldığında birşeylerden saklanmış gibi görünürken, önden
dünyaya tamamen açık bir şekilde duruyor” diyen Youssef Tohme buna
dualite mimarisi adını verdiklerini de özellikle vurguluyor.
Youssef Tohme’nin mimarisini ve SC Evi’ni anlayabilmek için öncelikle
Lübnan’daki konut mimarisinin temellerine göz atmak gerekiyor.
Güneşten ve ışıktan bir dünya, hem gözalıcı hem de mütevazi renkler,
42 NATURA • MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2012