T
arih boyunca yaşanan istila ve göçler nedeniyle oldukça renkli
bir etnik yapıya sahip olan Lübnan’ın nüfusunun yarıdan
fazlası yabancı uyruklu. Bu etnik çeşitlilik, sosyal hayata ve
şehirlere de yansıyarak, Lübnan kentlerinin mimari yapısını da
ister istemez etkilemiş. Geçmişte yaşanan iç savaş ve istilaların
bıraktığı yıkımı hafızalardan silmek isteyen yönetim lüks konut ve
otel projeleriyle temiz bir sayfa açmaya çalışıyor. Yıllar süren Avrupa
himayesinde kendi kimliğinden çıkarılan bu ülkenin bağımsızlığını
elde ettikten sonra yenilenmek ve savaşın izlerini silmek için yine
Avrupa kökenli yatırımcılara ve şirketlere yönelmesi, geçmişi unutup,
travma yaşanmamış gibi yapması muhalif kesim tarafından hayli ironik
bulunuyor. Beyrut şehrini modern bir unutuşun merkezi şeklinde
yeniden inşa etme yolunu seçen bu anlayışa en sert eleştiriler ise
Lübnanlı sanatçılar ve mimarlardan geliyor.
Mimarlık eğitimini Fransa’da, “l’Ecole d’Architecture Paris-Villemin”de
alan Lübnanlı genç mimar Youssef Tohme de ülkesindeki yeniden
yapılanmayı sorgulayan genç mimarlardan biri. Bir süre AREP’te çalıştıktan
sonra Jean Nouvel’in Beyrut’taki Landmark ve Louvre Abu Dabi Müzesi
projelerinde yüksek sorumluluklarla görev alan Tohme, 2008 yılında kendi
ofisini kurdu ve global ölçekte pek çok önemli projeye imza attı.
“Her zaman bu ülkede mimarlığın ve planlamanın gel