Klasik çağdaş
Milanolu DorDonI MiMarlIk traverten ve
MerMerin MiMari ve tasarIM potansiyelini
toskana’nIn kIyI bölgesinDeki özel bir
evDe gerçeğe Dönüştürüyor.
classIc
conteMporary
DorDonI archItettI of MIlan use
the archItectural anD DesIgn
potentIals of travertIne anD
Marble In a prIvate vIlla In a seasIDe
regIon of tuscany.
YAZI-TExT: GÖKHAN KARAKUŞ- FOTOĞRAF-PHOTO: PIetro SavorellI
Y
unan’dan Roma’ya, Rönesans, Barok ve
Neoklasizm’e güçlü bir klasik mimarinin
ağırlığını taşıyan İtalya’da çağdaş mimari
yapmak zor iş. Bu tarihin etkilerini
Rasyonalizm ve Faşist mimari gibi 20. yüzyıl
İtalyan mimarisindeki klasik eğilimlerde görmek
mümkün. Kuzey Avrupa’daki modern mimari
yeni form ve strüktürler benimserken, İtalya’da
modernizm bu klasik geçmişin formlarını içinde
saklıyordu. Bu klasik tarih, bağımsız düşünen Carlo
Scarpa ve Renzo Piano gibi ustaları ve Giò Ponti ve
Aldo Rossi gibi mimar-tasarımcıları saymazsak, içinde
pek hareket alanına izin vermiyordu.
Tasarıma olan aşırı ilgi de çağdaş mimariye başka
türlü bir sınırlama getiriyordu. 1960’lardan itibaren,
İtalyan mimari çevrelerinde tasarımın yeri o kadar
önemliydi ki, pek çok mimar aynı zamanda endüstri
ve ürün tasarımcılığı yapıyordu. Mimari ve tasarımın
sentezi klasik söylemden bir çıkış gibi görünse de,
form ve stratejileri çok farklı bağlamlarda bir araya
getirmenin handikapını getiriyordu. Aldo Rossi
örneğini alırsak, bir çaydanlık ile bir mezarlığı
tasarlamak arasındaki büyük fark Rossi’nin işlerinin
değerlendirilmesinde tutarsızlıklara sebep oldu.
Eleştirmenler mimarın yaklaşımındaki farklı
yönleri açıklamakta zorlanıyorlardı. Bir yanda
C
ontemporary architecture in Italy is a difficult
operation. It is on the one hand weighed down
by the history of classical architecture, from Greek
to Roman, Renaissance, Baroque, Neoclassicism.
This history can be felt in the classicizing
tendencies of 20th century forms of Italian architecture
such as Rationalism and Fascist architecture. While
modern architecture in northern Europe adopted new
forms and structures, modernism in Italy always seemed
to exhibit latent forms of this classic past. There was
little room for movement around this classic history
except for individual thinkers such as the masters Carlo
Scarpa and Renzo Piano or architect designers such as
Giò Ponti or Aldo Rossi. Another limit to contemporary
architecture was in fact this preoccupation with design.
From the 1960s on the stature of design in Italian
architectural circles was such that many architects were
also industrial and product designers. The synthesis of
architecture and design while seemingly a way out of
classicist dictate itself posed the handicap of unifying
forms and strategies in very different contexts. The
gap between designing a tea kettle and a cemetery
for example in Aldo Rossi’s case led to inconsistent
assessments of the architects work. Critics had difficulty
resolving the different aspects of the architect/designer’s
approach. The weight of classicism on one side and
MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011 • NATURA 85