Projeler/Projects: Wadi Rum
Mesafeden GörünüM
Wadi Rum’un sessiz ve uçsuz bucaksız çöl arazisinin bir kısmı, insanyapımı ışıkların minik parıltıları ile hafifçe aydınlatılmakta. Işığa doğru
yaklaşıldıkça, karanlık gökyüzündeki yıldızlara eşlik eden noktasal tavan
ışıkları ile aydınlatılmış localar belirmeye başlıyor. Kayalar içindeki evler,
eliptik, üçgen, geometrik veya geometrik olmayan şekillerde keskince
oyulmuş. Her oda ayrı bir seviyede gibi görünse de, aslında kayalar
içindeki 3 katta bulunuyorlar: 2 kat yer üstünde, 1 kat da yer altında.
İnşa alanında bulunan çeşitli yerel taşlar, kumtaşı-kil karışımları, cam,
pirinç, bakır ve gümüş gibi metaller, yapı malzemesini oluşturuyor. Dış
cephe yine doğal kumtaşı ve kil karışımı ile kaplanıyor.
İnşa edilen duvarlar, vadi kayalarının ritmini takip ederek pek çok
değişik ölçüde çıkıntı yapıyor veya birbiri üzerine eğilerek içerisindeki
medeniyeti, el değmemiş çöl sahrasından saklıyor. Duvar yüzeyleri,
doğal kayaların yüzeylerine paralel şekilde devamlılık göstermekte.
Duvarlar yapıyı, giriş ve 22 araçlık park yeri olarak bölümlere ayırma
işlevi görüyor.
Oppenheim Architecture + Design insan-yapımı ve doğa arasındaki
52 NATURA • MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011
sınırları, iç-mekan ve dışarısı arasındaki farklılığı kasıtlı olarak
bulandırdıklarını belirtiyorlar. Sadece kısmen taş duvarlarla çevrili olan
evlerin bu yapısı, açık tavan veya görünmez cam kaplama yoluyla doğal
ışığın girişine ve içerideyken dışarda olma hissine olanak sağlıyor.
Bedevi etkisi: Çadır ev
Geri-dönüştürümüş yerel ahşaptan direklerle tutturulan çok katmanlı
geniş, yarı-transparan keçi-tüyü perdeler, çadır evlerin iki paralel
cephesini örtüyor.
Arap masallarından çıkmış gibi, göçebe yaşam tarzından esinlenen bir
çadır... Perdeyle çevrilen iç mekan, bir başka doğal taş katmanının içine
yerleşmiş, evin zemininin etrafı saran çöl kumlarından sadece bir adım
yüksekte olması ise kuma kurulmuş gerçek bir çadır etkisi yaratıyor.
İç mekan, geniş ve açık bir alan olarak bırakılmış. Doğunun halı
ve kilimleri, yer minderleri, yer lambaları ve diğer alçak eşyaların
yanına, çadırın hem içine, hem dışına serilmiş. İç mekan tasarımı da
mimarisi gibi, en zaruri ve primitif özelliklerine mümkün olduğunca
indirgenirken, bir yandan da lüksü ve kaliteyi tutturmayı başarmış.