Natura May - June 2011 | Page 48

Projeler/Projects: Wadi Rum Mesafeden GörünüM Wadi Rum’un sessiz ve uçsuz bucaksız çöl arazisinin bir kısmı, insanyapımı ışıkların minik parıltıları ile hafifçe aydınlatılmakta. Işığa doğru yaklaşıldıkça, karanlık gökyüzündeki yıldızlara eşlik eden noktasal tavan ışıkları ile aydınlatılmış localar belirmeye başlıyor. Kayalar içindeki evler, eliptik, üçgen, geometrik veya geometrik olmayan şekillerde keskince oyulmuş. Her oda ayrı bir seviyede gibi görünse de, aslında kayalar içindeki 3 katta bulunuyorlar: 2 kat yer üstünde, 1 kat da yer altında. İnşa alanında bulunan çeşitli yerel taşlar, kumtaşı-kil karışımları, cam, pirinç, bakır ve gümüş gibi metaller, yapı malzemesini oluşturuyor. Dış cephe yine doğal kumtaşı ve kil karışımı ile kaplanıyor. İnşa edilen duvarlar, vadi kayalarının ritmini takip ederek pek çok değişik ölçüde çıkıntı yapıyor veya birbiri üzerine eğilerek içerisindeki medeniyeti, el değmemiş çöl sahrasından saklıyor. Duvar yüzeyleri, doğal kayaların yüzeylerine paralel şekilde devamlılık göstermekte. Duvarlar yapıyı, giriş ve 22 araçlık park yeri olarak bölümlere ayırma işlevi görüyor. Oppenheim Architecture + Design insan-yapımı ve doğa arasındaki 52 NATURA • MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011 sınırları, iç-mekan ve dışarısı arasındaki farklılığı kasıtlı olarak bulandırdıklarını belirtiyorlar. Sadece kısmen taş duvarlarla çevrili olan evlerin bu yapısı, açık tavan veya görünmez cam kaplama yoluyla doğal ışığın girişine ve içerideyken dışarda olma hissine olanak sağlıyor. Bedevi etkisi: Çadır ev Geri-dönüştürümüş yerel ahşaptan direklerle tutturulan çok katmanlı geniş, yarı-transparan keçi-tüyü perdeler, çadır evlerin iki paralel cephesini örtüyor. Arap masallarından çıkmış gibi, göçebe yaşam tarzından esinlenen bir çadır... Perdeyle çevrilen iç mekan, bir başka doğal taş katmanının içine yerleşmiş, evin zemininin etrafı saran çöl kumlarından sadece bir adım yüksekte olması ise kuma kurulmuş gerçek bir çadır etkisi yaratıyor. İç mekan, geniş ve açık bir alan olarak bırakılmış. Doğunun halı ve kilimleri, yer minderleri, yer lambaları ve diğer alçak eşyaların yanına, çadırın hem içine, hem dışına serilmiş. İç mekan tasarımı da mimarisi gibi, en zaruri ve primitif özelliklerine mümkün olduğunca indirgenirken, bir yandan da lüksü ve kaliteyi tutturmayı başarmış.