Eros (1971)
Eros masalar serisi, birleştirme elemanı kullanılmadan mobilya inşa etme konusu
üzerine odaklanan bir araştırma sonucu olarak ortaya çıktı. Tepesi kesilmiş bir koninin
masa ayağı olarak kullanılması ve üzerine gelen masa tablasının yüzeyinde bir boşluk
bulundurması, bu iki parçanın bir bağlantı elemanı kullanılmadan bir araya gelip
sıkıca birleşmesini mümkün kılıyor. Eros masalarının strüktürü, yerçekimi tabanlı bir
birleşmeyi içeriyor. Masanın farklı form ve boyutlarda varyasyonları bulunuyor.
Eros tables were created as a result of an experiment in building furniture
without any joinery elements. A cone whose tip has been cut off was used as
the leg which was combined with a top who had a matching gap on its surface,
allowing these two pieces to come together without any joinery elements.
The structure of the Eros table enables its parts to join together only with the
pure force of gravity.
Angelo Mangiarotti 1948’de efsanevi Politecnico di Milano’nun mimarlık
bölümünden mezun oldu. 1953’te A.B.D.’ye taşınarak Chicago’daki Illinois
Institute of Technology’de ziyaretçi Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya
başladı. Mangiarotti bu üniversitede 20. yüzyıl modern mimarisinin
ustalarıyla tanıştı: Frank Lloyd Wright, Walter Gropius, Ludwig Mies van
der Rohe ve Konrad Wachsmann’ın Mangiarotti’nin hem kişisel, hem de
profesyonel gelişimine büyük etkileri oldu. Kariyeri boyunca uyguladığı
mimarinin temelleri bu dönemde geliştirdiği modernizm anlayışına dayanır.
Mangiarotti 1955’te İtalya’ya dönerek -1960’a kadar Bruno Morassutti ile
birlikte yürüttüğü- mimarlık firmasını kurdu. Çoğunlukla konutlardan
oluşan mimari projelerinin en önemli özelliğini beton ve endüstriyel
malzemeleri kullanım şekli oluşturuyordu. Pek çok ev ve apartmana imza
attığı mimarlık kariyerinin en dikkat çekici projesi 1991’de Carrara’daki
IMM fuarı için inşa ettiği ofis binası oldu. Bu projede blok halindeki siyah
Carrara mermeri bilgisayar kontrollü bir sistem ile düz tonozlar halinde
kesilip, yan yana dizilerek masif bir mermer çatı oluşturuldu. Burada
mermerin özellikle yapısal özellikleri nedeniyle kullanılması önemliydi.
Tamamı Carrara mermerinden 5 metre genişliğinde 7 tonozdan oluşan
bu benzersiz çatı, malzemenin sadece kendi estetik özelliklerini değil,
-ağırlık, kuvvet, sertlik, doku ve şeffaflık gibi- fiziksel özelliklerini
de ortaya çıkaran bir teknolojik girişimin örneğiydi. Mangiarotti’nin
teknolojiye ve malzemeye olan ilgisi daha sonra modüler endüstriyel
yapı sistemlerinde ve etkileyici betonarme kullanımında da ortaya çıktı.
designed for important furniture producers in Italy such
as Cassina, Molteni, Poltronova, Artemide as part of the
boom in Italian design that started in the 1960s. His
organic modernism in design, popular in Japan since
the 1970s, prompted him in 1989 to establish Mangiarotti
& Associates in Tokyo. His designs of objects in marble
and glass would be his most important work gaining
him international recognition in an organic style relying
on the purity of materials and shapes that was his
distinctive contribution to 20th century design.
In 1948, Angelo Mangiarotti graduated from the
architecture department of the legendary technical
university Politecnico di Milano in Milan, Italy. He moved
to the United States in 1953, working in Chicago as a
visiting professor at the Illinois Institute of Technology.
While at the Illinois Institute of Technology, Mangiarotti
met the masters of 20th century modern architecture,
Frank Lloyd Wright, Walter Gropius, Ludwig Mies van
der Rohe and Konrad Wachsmann, all of whom were
formative in his personal and professional growth.
His architecture throughout his career would be based
primarily on the modernism he developed in this period.
Mangiarotti went back to Italy in 1955 opening in
Milan his architectural firm (with Bruno Morassutti
until 1960). His architecture in principally residential
projects was characterized by the use of concrete and
industrial materials. He produced a number of singlefamily homes and apartment buildings but perhaps his
most important building of his career was the office
building he produced for the IMM trade fair exhibition
company in Carrara in 1991. In this project a block of
Carrara marble was cut using numerically controlled
computation in flat arcs and laid side by side to produce
a solid marble roof. Marble was used here importantly
for it structural properties. The unique roofing, made up
of 7 vaults with 5-metre spans all in Carrara marble, is a
technologically enterprising work where the material is
used in a way that exposes not only its aesthetic features
but above all its physical properties (weight, strength,
hardness, texture, transparency). Later Mangiarotti’s
MART - NİSAN 2013 / MARCH - APRIL 2013 • NATURA 21