Projeler/Projects: Istanbul
adet teras mevcut. Teraslardan biri bir peyzaj unsuru
olarak iç bahçe şeklinde tasarlanmışken diğerinin ise
oturma grubu, yemek masası ve düşey bahçesi ile
binadakilerin güzel havalarda sıklıkla kullanabileceği
bir alan olarak planlandığı görülüyor. Çatı katının
iç kısmının odak noktasıysa bu bölüm için özel
olarak tasarlanmış cam toplantı masası. Gizia
ürünlerinde de sıklıkla görülen ve adeta firmanın
ürün kimliğiyle özdeşleşen leopar derisi deseni masa
üzerinde kabartma doku olarak kullanılıyor. Bu
bölümün bir diğer özelliği de ışıkla ilgili. Gün ışığı
eğimli çatı yüzeyinde açılan kare ışıklıkların yarattığı
boşluklarından mekana taşınırken, geceleriyse
dışarıda konumlanmış aydınlatma elemanlarının
ışıkları yine bu boşluklardan içeri doluyor.
Binanın farklı katları iki şeffaf asansör ve mermer
konsol merdivenlerle birbirine bağlanıyor. Giriş
katından itibaren özel olarak tasarlanan kuru peyzaj
elemanları heykelsi özellikleriyle genel konsepte
katkı sağlarken, bulundukları mekana ve konuma
göre işlevsel farklılıklar da gösterebiliyorlar. Söz
konusu elemanların, örneğin, merdiven başlarında
yönlendirici, showroomda fon ve toplantı odasında
mekan ayırıcı olarak kullanıldıkları görülüyor. Dış
cephenin özellikleriyle uyumlu olacak şekilde, binanın
iç kısımlarının genelinde de parçalı bir geometriyle
karşılaşılıyor. Örneğin giriş boşluğu ve vitrin gibi iç
mekan elemanları böylesi bir geometrik yaklaşım
doğrultusunda tasarlanmış. Yapı bu yönüyle Claude
Parent ve Paul Virilio’nun başını çektiği 1960’ların
L’Architecture Oblique mimari akımına damgasını
vuran eğik çizgileri akla getiriyor. Sonuç olarak, Gizia
Merkez & Showroom binasının kullanıcı ve ziyaretçileri
üzerinde sahip olduğu etkinin içerdiği farklı öğeler
arasındaki zıtlıklarla doğru orantılı olduğunu
söylemek mümkün.
76 NATURA • OCAK-ŞUBAT / JANUARY-FEBRUARY 2012