My first Magazine DOĞA'R YİNE YENİDEN-kapak | Page 5

eve dolmasına izin verdi. “Herkesin hikâyesi bambaşka değil mi? Ya senin? Senin hikâyen nasıl küçüğüm?” Kulağını çiçeğin yapraklarına yaklaştırdı. Ardından minik bir buse bıraktı. “Ah, kadim dostum. Sana anlatabileceğim bir hikâyem olsun isterdim. Üzgünüm.” Yaşlı adam yine sustu. “Etrafına baktıkça, insanın konuşası gelmiyor esasında. Şu halde bak. Gökdelenlerin arasında kalan minik evimize göz diktiler şimdi de! Geriye bir siz kaldınız. Sizi de benden anca nefesim kesilince alırlar!” Tekrar çiçeğe döndü. “Korkuyor musun, Müphem? Korkma.” Koltuğuna oturdu. “Ümit var, günler yakında kapımızı çalacak. Eğme başını!” Gülümsedi. “Kafka’nın bir sözü var, bilir misin?” Daha sonra konuştuğu kişinin bir çiçek olduğunu fark edip k ahkaha attı. “Adımların çukurlaştırmadığı bir merdiven basamağı, basamağın kendisi açısından öylesine birleştirilmiş tahta parçasıdır yalnızca.’” Hafifçe öksürdü. Çiçeğin yapraklarındaki damlacıklar, küçük bir çocuğun gözünden akan masum gözyaşları gibiydi. İnci gibi parlayan damlalar adeta feryat ediyordu. Kurtarılmayı bekleyen dostları için ağlıyordu belki de. Veya sonunu görüyordu bu evrenin. Ama en güzeliydi belki de yanılmak, en güzeli. Adam çiçeğe baktı son kez. “Öyle bir zaman gelecek ki gördüğün tüm binalar diz çökecek göğe uzanmış ağaçlara.” Ilgın YETİK 5