My first Magazine DOĞA'R YİNE YENİDEN-kapak | Page 4

ZAMAN GELECEK “Zaman gelecek.” dedi saçlarına ak düşmüş adam. Buruşmuş gazetesini katladı ve camdan dışarıya baktı. Bakar bakmaz kapatmak istedi gözlerini. Kapatmak istedi çünkü görmek istediği şeyler bunlar değildi. Kulakları sağır eden sessizliğin olduğu evde tek başınaydı. Öyle zamanlar geliyordu ki kendini çöldeki Güneş gibi hissediyordu. Sessiz ve yalnız. Biraz korkak ama sabırlı. “Zaman gelecek küçüğüm.” değildi. Yalnız değildi. Uzun zamandır yanında olan, yeşilin en güzel tonlarındaki bitkisinin yapraklarını okşadı. Ona epeydir bir isim düşünüyordu. Ama ne dese, ne gelse aklına anlamsız kalıyordu. Bunca sene boyunca öğrendiği tüm kelimeler onu yüzüstü bırakmış gibiydi. Sanki… Sanki bir isim bulmak, o anda kafaya takılacak en önemli sorundu. Anlaşılmazdı. Anlaşılmaz. Belirsiz. İşte o an gelmişti aklına. Müphem. İsmi “Müphem” olmalıydı. Oturduğu tekli koltuğa başını yasladı. Zihninde susmayan sesler vardı. Çığlıklar, haykırışlar, gözyaşları, acı dolu kahkahalar… Soyut düşüncelere hapsolmuş somutluklardan oluşan bu dünyada yaşamak onu hayliyle yormuştu. “İnsan, o kadar kör ve açgözlüdür ki kendini yaşatacak olan her şeyi yok eder.” Tekrar çiçeğini okşadı. “Korkma. Korkma küçüğüm, ben seni yaşatacağım.” Durdu ve ekledi, “Peki beni kim yaşatacak?” Yaşlı adam duvardaki saate baktı. “Görmek ve duymak arasındaki o ince çizgide gibiyim. Bakıyorum ama göremiyorum. Duyuyorum ama anlamıyorum. Bir anlam veremiyorum, Müphem. Bildiklerimi unutmak istediğim anların gelmesi ne kadar acı. Ah şu bedbin insanlar! Bir insan, insan olmaktan yorulur mu Müphem? Ben yoruldum.” Ortalığı sessizlik kapladı. Birden Güneş’in kuruttuğu yerleri canlandırmak istercesine başlayan yağmur, bu sükûta meydan okur gibi yağmaya başladı. “Zaman gelecek, inan bana.” Camı ardına kadar açıp yağmur kokusunun 4