My first Magazine bulanık 2 | Page 6

Ailemde siyasetçiler var diye benim de siyasetçi olmam sorun değildir. Sokrates gibi diyalektik felsefeyle bunu kanıtladım size. İstediğimiz felsefeyi irmik irmik örüyoruz. Başka bir felsefe olanaklı. Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.) - Fakat siyaset farklı bir şey… Ailenizin gücü olmasa sizin bu makama gelemeyeceğinizi düşünenler var. - Ben bu noktaya dişimle tırnağımla geldim. Bakın (Diş ve tırnaklarını gösteriyor.). Kimse dişimle tırnağımla gelmediğimi söyleyemez. Yeğenlerim var mesela benim, muhtarlık seçimlerine hazırlanıyorlar. Mahalleliye çikolata, çikita muz falan dağıtıyoruz; malum Marmaris’te kömür yakmak yasak. İyi gidiyor kampanya, dişleriyle tırnaklarıyla kazanacaklarından eminim. İşin aslı da şu ki benim siyasete girmem tamamen kişisel bir meseledir. Ailede herkes siyasetle ilgileniyor malum. Bir benim o taraklarda bezim yok, arkadaşlarımla sırıta sırıta geziyorum. Bir gün dank etti: “Oğlum Acur” dedim, “Hayırdır sen, altı ok bir tarafına mı battı da böylesin?” O gün benim için milattır. - Peki o zaman başka konulara geçelim. Bayağı yoğunsunuz. Nasıl geçiyor bir haftanız? - Çok hızlı. Bir hafta 2 günde geçiyor. - Nasıl? - Benim için hafta 2 gündür. Pazartesi 1. gün malum. Salı, perşembedir benim için. - Nasıl? - Salıdan sonra çarşamba değil mi? - Evet. Röportaj köşemizin bu haftaki konuğu Marmaris siyasetinin ünlü isimlerinden Acur Meşhur... Bizi o meşhur gülen yüzüyle karşılayıp evinde ağırlayan başkana teşekkür ettikten sonra röportajımıza başlıyoruz: - Başkan Bey öncelikle bugün terleteceğimizi söyleyelim. - Gayet tabii… Basın özgür olmalıdır. İstediğimiz basını irmik irmik örüyoruz. Başka bir basın olanaklı. Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.) - Sizin istediğiniz gibi şekillenen basın özgür olabilir mi? istediğimiz biraz - Özgür basın, bizim şekillenmiş basındır. - Peki. Hakkınızda malumunuz spekülasyonlar söz konusu… - Malumum değil. - Siyasete girişinizden söz ediyorum. Eniştenizin, bacanağınızın, baldızınızın, hala-teyze-dayı- amca çocuklarınızın belediye başkanı olması… - Ondan sonraki gün de perşembe. - İstediğimiz aile ilişkilerini irmik irmik örüyoruz. Başka bir aile ilişkisi olanaklı. Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.) Bunda ne var? - Evet. - Ee iki gün dediğimiz bir günde falan geçiyor. Yani bugünkü mevkiinizi ailenizin gücüne mi borçlusunuz? - ? - Dolayısıyla salı demek perşembe demek gibi bir şey… Cuma hafta sonuna giriş, sempatik bir gün, onu sayma. Cumartesi-pazar zaten hafta sonu… Dolayısıyla haftada iki gün vardır: pazartesi ve perşembe. İstediğimiz haftayı irmik irmik örüyoruz. Başka bir hafta olanaklı. Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.) - Sözlerinizi, bizim yedi günde yaşadığımızı iki günde yaşıyorsunuz şeklinde okuyorum. Nasıl dayanıyorsunuz bu tempoya? - Benim de tabii destekçilerim var. Kubat İspir, - 6 sizi biçimde bazı - Ben bugünkü mevkiimi aileme borçlu olsam siz bana bu soruyu soramazdınız. - Nasıl? - Sizin babanız muhabir mi? - Hayır. - Peki muhabir olsaydı siz bu işi yapmaz mıydınız? - Yapardım herhâlde. - Öyleyse sorunuzun cevabını kendiniz verdiniz.