Mucize Ruh 13. Sayı Turgut Uyar Edebiyat Kültür Sanat Dergisi 13. sayı | Page 58
.
.
.
Deniz’in nöbeti
Deniz Fırtınalıoğlu The Marmara Taksim Oteli’nin muhteşem İstan-
bul manzaralı teras katında bulunan Raika Restaurant’ta sultan eda-
sıyla bir yandan yemek yiyor, bir yandan da karşısındaki sarışın hanı-
mefendinin gözlerine sıcak bir yaz günü soğuk su içer gibi bakıyordu.
Bu kendinden emin delikanlı, yirmi üç yaşında, uzun boylu, düz siyah
saçlı, kumral tenli, yanaklarında birkaç tane silik çili olan, yakışıklı bir
beydi. Sol kolunda otuz dört bin liralık Rolex marka saat, ayaklarında
iki bin yüz doksan iki liralık Prada marka spazzolato laced wingtip si-
yah ayakkabı, üzerinde üç bin beş yüz liralık Vakko özel dikim takım
elbise ve gömleğinde de üç bin altı yüz liralık platin kol düğmeleri ile
bir asilzade gibi görünüyordu. Karşısındaki hanımefendi de İstanbul
Boğazı’na gölgesi düşmüş ay kadar güzel ve göz alıcıydı. Bir metre
yetmiş beş santim boyundaki sarışın kız, yeşil gözlü, pamuk misali
yumuşak tenli, dolgun dudaklı, kırmızı ojeli, kırmızı rujlu güzelliğinin
farkında bir hanımefendiydi. Düz sarı saçlarını her iki omzundan aşa-
ğı doğru sarkıtmış, aralıklarla da yüzüne gelen iki tutam röfleli saç-
larını sol elinin işaret parmağı ile küçük bir dokunuş yaparak başının
arkasına doğru atıyordu. Güzelliğinin farkında olan bu hanımefendi
etrafa mis gibi kokular yayıyor ve karşısındaki yakışıklı beye de ben
seninim der gibi işveli, cilveli, şuh bakışlar ve gülüşler savuruyordu.
Deniz Fırtınalıoğlu’nun karşısında prenses edasıyla oturan kızın adı
Mehtap Dalgakıran’dı. Delikanlı sessizce yemeğini yerken hem ola-
ğanüstü İstanbul manzarasını, hem de karşısındaki sarışını seyredi-
yordu.
Deniz Fırtınalıoğlu ve Mehtap Dalgakıran yaklaşık bir saat süren ye-
mekten sonra on sekizinci kattaki presidental suite beraberce çıktı-
lar. Burası otelin en muhteşem double suitiydi. Bir yandan İstanbul
Boğazı’nın doyumsuz manzarası diğer yandan da ecnebilerin Altın
Boynuz dediği Haliç’in eşsiz güzelliği yeni gelin gibi bütün odayı dol-
duruyordu. Her ikisi de soyunup boğaz manzaralı jakuziye girdiler.
Fokur, fokur kaynayan ılık suyun içinde kollarını jakuzinin kenarına
uzatıp kendilerini su masözünün ellerine bıraktılar.
57
Deniz’in vücudu sihirli dokunuşlarla iyice gevşemişken birden her iki
gözü de yukarı kaydı, çenesi kasılıp dilini ısırdı, ağzından köpükler