Kurtuluş Savaşı sonunda Gazi Mustafa Kemal tarafından Ankara`ya çağrılan Halime
Kocabıyık, Çankaya Köşkü`nde 15 gün misafir edildi. Kendisine Latife Hanım gereken
misafirperverliği gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Paşa`nın kendisiyle çok ilgilendiğini her
fırsatta dile getiren Halime Kocabıyık`a, Çankaya Köşkü`nde düzenlenen törenle İstiklal
Madalyası ve `Çavuş` rütbesi verildi. Atatürk`ün verdiği emirle ölene kadar maaşa bağlanan
Halime Çavuş, `Benim geride kalan bir ailem var diyerek` Çankaya Köşkü`nden ayrıldı
ve Kastamonu`ya döndü.
EVİMİZE SÜREKLİ ÜST RÜTBELİ ASKERLER GELİRDİ
Kendisini milletine ve vatanına adayan Halime Çavuş, hiç evlenmedi ve kardeşi Hasan
Kocabıyık`ın oğlu 13 yaşındaki Sadık Kocabıyık`ı evlat edinerek büyüttü. Hayatının son 6
yılını doğum yeri Kastamonu`nun Duruçay köyündeki evinde yatalak olarak geçiren Halime
Çavuş, 20 Şubat 1976 tarihinde vefat etti. Evlat edindiği Sadık Kocabıyık ise 2004`te öldü.
Bugün, evlatlığının 65 yaşındaki eşi Şahizer Kocabıyık (65), onun kızı 40 yaşındaki Safiye
Kocabıyık ve 3 çocuğu, Halime Çavuş`un doğup vefat ettiği evde yaşamını sürdürüyor. Halime
Çavuş`un hatırasını yaşatmaya çalıştıklarını belirten Şahizer Kocabıyık, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, `Ben onun manevi kızıyım. Kızım da manevi torunu` dedi. Son 6 yılında hiç
yanından ayrılmadığı Halime Çavuş`u uzun süre sırtında taşıdığını anlatan Kocabıyık, şöyle
konuştu: `Halime Çavuş, bizim gurur duyduğumuz bir aile büyüğümüzdür. Bizi çok severdi.
Kendisiyle ilgili fazla bir şey anlatmazdı. Savaşta gösterdiği kahramanlıktan dolayı evimize
sürekli üst rütbeli askerler gelirdi. Onlarla uzun uzun konuşurdu. Bacağından sakat olduğu için
onu sırtımda gezdirir dışarıya çıkarırdım. Savaş yıllarına dair fazla bir şey anlatmadı, ama
evimize gelen komutanlarla konuşurken dinlerdik. Onlara o yıllarda yaşadıkları
zorlukları, sefaleti anlatırdı. Onu en çok etkileyen şey ise Atatürk`le tanıştığı ve Ankara`da
Atatürk`ün misafiri olduğu günlerdi.`
SÜREKLİ SAKAL TIRAŞI OLURDU
Savaşa katıldığı dönemlerde içindeki vatan sevgisi ile erkek kılığına girerek cepheye gözü
kapalı giden Halime Çavuş`un, savaş sonrasında evdeki hayatında da sürekli sakal tıraşı
olduğunu anlatan Şahizer Kocabıyık, `Savaşın ilk yıllarından beri bir erkek gibi yaşamaya ve
onlar gibi davranmaya çok alışmıştı. Üzerinden ceketini ve pantolonunu hiç çıkarmazdı. Her
sabah sakal tıraşı olurdu. Hiç sakalı yoktu, ama yine de sakal tıraşı olmayı hiç ihmal
etmezdi` dedi.
BİZİMLE KİMSE İLGİLENMİYOR
Halime Çavuş`un hayatta olduğu yıllarda kendileriyle devlet ve askeri erkanın sürekli
ilgilendiğini belirten Şahizer Kocabıyık, `Halime Çavuş başımızdayken gelenimiz gidenimiz
çok olurdu. O öldükten sonra kimse bizi arayıp sormadı. Asgari ücretle çalışan bir kızım ve bu
tek maaşla okumaya çalışan 3 torunum var. Devletten yardım bekliyoruz. Torunlarımın
okumalarına yardım istiyoruz` diye konuştu.
KEŞKE BACAĞIM İYİ OLSA DA TEKRAR CEPHEYE KOŞSAM
`Manevi torun` Safiye Kocabıyık ise Halime Çavuş`un vefatı sırasında ilkokul 1. sınıfa
başladığını belirterek, şöyle dedi: `Gösterdiği kahramanlıklarla neredeyse herkes tarafından
tanınan Halime Çavuş`un torunu olmaktan gurur duyuyorum. Onu kaybettiğimizde ben çok
küçüktüm. Geçmişine dair fazla bir şey hatırlamıyorum, ama evimize gelen askeri misafirlerle
konuşmalarını hatırlıyorum. Yatalak olarak yanımızda olduğu son günlerinde eve sürekli devlet
büyükleri ve üst düzey komutanlar gelirdi. Onlara Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşadıkları
zorlukları anlatırdı. İlerlemiş yaşına rağmen `Keşke bacağım iyi olsa da istedikleri zaman tekrar
cepheye koşsam` dediğini çok iyi hatırlıyorum. Özellikle Atatürk`le tanışmasını anlatırdı gelen
misafirlere. Latife Hanım ile sohbetlerini ve Ankara`da Atatürk`le birlikte geçirdiği günleri