MEHMET BOLAT KAHRAMAN KADINLARIMIZ | Page 78

Kurtuluş Savaşı sonunda Gazi Mustafa Kemal tarafından Ankara`ya çağrılan Halime Kocabıyık, Çankaya Köşkü`nde 15 gün misafir edildi. Kendisine Latife Hanım gereken misafirperverliği gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Paşa`nın kendisiyle çok ilgilendiğini her fırsatta dile getiren Halime Kocabıyık`a, Çankaya Köşkü`nde düzenlenen törenle İstiklal Madalyası ve `Çavuş` rütbesi verildi. Atatürk`ün verdiği emirle ölene kadar maaşa bağlanan Halime Çavuş, `Benim geride kalan bir ailem var diyerek` Çankaya Köşkü`nden ayrıldı ve Kastamonu`ya döndü. EVİMİZE SÜREKLİ ÜST RÜTBELİ ASKERLER GELİRDİ Kendisini milletine ve vatanına adayan Halime Çavuş, hiç evlenmedi ve kardeşi Hasan Kocabıyık`ın oğlu 13 yaşındaki Sadık Kocabıyık`ı evlat edinerek büyüttü. Hayatının son 6 yılını doğum yeri Kastamonu`nun Duruçay köyündeki evinde yatalak olarak geçiren Halime Çavuş, 20 Şubat 1976 tarihinde vefat etti. Evlat edindiği Sadık Kocabıyık ise 2004`te öldü. Bugün, evlatlığının 65 yaşındaki eşi Şahizer Kocabıyık (65), onun kızı 40 yaşındaki Safiye Kocabıyık ve 3 çocuğu, Halime Çavuş`un doğup vefat ettiği evde yaşamını sürdürüyor. Halime Çavuş`un hatırasını yaşatmaya çalıştıklarını belirten Şahizer Kocabıyık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, `Ben onun manevi kızıyım. Kızım da manevi torunu` dedi. Son 6 yılında hiç yanından ayrılmadığı Halime Çavuş`u uzun süre sırtında taşıdığını anlatan Kocabıyık, şöyle konuştu: `Halime Çavuş, bizim gurur duyduğumuz bir aile büyüğümüzdür. Bizi çok severdi. Kendisiyle ilgili fazla bir şey anlatmazdı. Savaşta gösterdiği kahramanlıktan dolayı evimize sürekli üst rütbeli askerler gelirdi. Onlarla uzun uzun konuşurdu. Bacağından sakat olduğu için onu sırtımda gezdirir dışarıya çıkarırdım. Savaş yıllarına dair fazla bir şey anlatmadı, ama evimize gelen komutanlarla konuşurken dinlerdik. Onlara o yıllarda yaşadıkları zorlukları, sefaleti anlatırdı. Onu en çok etkileyen şey ise Atatürk`le tanıştığı ve Ankara`da Atatürk`ün misafiri olduğu günlerdi.` SÜREKLİ SAKAL TIRAŞI OLURDU Savaşa katıldığı dönemlerde içindeki vatan sevgisi ile erkek kılığına girerek cepheye gözü kapalı giden Halime Çavuş`un, savaş sonrasında evdeki hayatında da sürekli sakal tıraşı olduğunu anlatan Şahizer Kocabıyık, `Savaşın ilk yıllarından beri bir erkek gibi yaşamaya ve onlar gibi davranmaya çok alışmıştı. Üzerinden ceketini ve pantolonunu hiç çıkarmazdı. Her sabah sakal tıraşı olurdu. Hiç sakalı yoktu, ama yine de sakal tıraşı olmayı hiç ihmal etmezdi` dedi. BİZİMLE KİMSE İLGİLENMİYOR Halime Çavuş`un hayatta olduğu yıllarda kendileriyle devlet ve askeri erkanın sürekli ilgilendiğini belirten Şahizer Kocabıyık, `Halime Çavuş başımızdayken gelenimiz gidenimiz çok olurdu. O öldükten sonra kimse bizi arayıp sormadı. Asgari ücretle çalışan bir kızım ve bu tek maaşla okumaya çalışan 3 torunum var. Devletten yardım bekliyoruz. Torunlarımın okumalarına yardım istiyoruz` diye konuştu. KEŞKE BACAĞIM İYİ OLSA DA TEKRAR CEPHEYE KOŞSAM `Manevi torun` Safiye Kocabıyık ise Halime Çavuş`un vefatı sırasında ilkokul 1. sınıfa başladığını belirterek, şöyle dedi: `Gösterdiği kahramanlıklarla neredeyse herkes tarafından tanınan Halime Çavuş`un torunu olmaktan gurur duyuyorum. Onu kaybettiğimizde ben çok küçüktüm. Geçmişine dair fazla bir şey hatırlamıyorum, ama evimize gelen askeri misafirlerle konuşmalarını hatırlıyorum. Yatalak olarak yanımızda olduğu son günlerinde eve sürekli devlet büyükleri ve üst düzey komutanlar gelirdi. Onlara Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşadıkları zorlukları anlatırdı. İlerlemiş yaşına rağmen `Keşke bacağım iyi olsa da istedikleri zaman tekrar cepheye koşsam` dediğini çok iyi hatırlıyorum. Özellikle Atatürk`le tanışmasını anlatırdı gelen misafirlere. Latife Hanım ile sohbetlerini ve Ankara`da Atatürk`le birlikte geçirdiği günleri