Merhaba Ahmet Bey. Sizin eğitim modelinizin temelini “çocuk büyütmek değil
yetiştirmek” düşüncesi oluşturuyor. Bunu biraz okurlarımız için açar mısınız?
Merhaba değerli kardeşim. Yetişmesi için elinizden gelen ilgi ve sevgiyi gösterdiğiniz
çiçekle her türlü tehlikeye açık olarak kendi hâline bıraktığınız çiçek bir olur mu?..
Çocuk yetiştirmek; çocuğu, 1. İnsanî, ahlâkî ve manevî değerlerle dinamik anlamda, yani
kabına sığmaz şekilde mücehhez yetiştirmekle birlikte, 2. Teknik, metot ve yaklaşımlar
açısından da olağanüstü güçlü yetiştirmek demektir.Büyütmek ise, manevî-maddî nice
tehlikeler karşısında güçsüz, yetersiz ve savunmasız bırakmak.
Bunu bir şiirde şöyle ifade etmiştim; benzer kapasitede iki çocuk düşünün;biri
büyütülmüş, diğeri yetiştirilmiş olsun:
BÜYÜTMEK Mİ, YETİŞTİRMEK Mİ?
Bu büyütüldü,
Bu yetiştirildi.
Bu bodur kaldı,
Bu Güneş’le tutuşturuldu.
Tohumlarında fark yoktu,
Bakımlarında fark vardı.
Bunun bahçıvanının bakış açısı 360 derece,
Bununki 60 derece kadardı.
Zamanlara sığmaz insanı
60’a sığdırdılar.
Aslanı kediye boğdurdular,
Aslanı kediye boğdurdular.
Aslan terbiyecisi
Farkına vardı işin.
Yönü değişecek
Bu gidişin.
Ders sayısı ve saatlerinde yapılan artışın eğitim seviyesinin iyileştirilmesine katkısı ne
yöndedir?
Bence mesele, odaklanılması gereken asıl nokta; ders sayısı ve sürelerin azlığı çokluğu
değil, o derslerde ve sürelerde neler yapılabildiği veya yapılamadığı, derslerin nitelikleri
ve öğrencilere sevdirilip sevdirilemediğidir.
55