Mayıs 2019 mayıs2019 | Page 41

Kendisini dinleyen her insanı ikna edeceğinden emin yüz hatları vardı. Âteşîn konuşmasında, “Dinimizi hurafelerden kurtarmalıyız. Bunun yolu da menkıbelerden kurtulmaktan geçer, dedi ve ekledi: “Allah aşkına Horasan'ın Köpekleri adlı menkıbede geçen, ‘Bulursak infak ederiz, bulamazsak şükrederiz.’ sözü günümüz modern dünyasına ve insanına ne söyler? Sanayi devriminden sonra bu kıssaların hepsi ütopik bir hâl almıştır. Bu menkıbeler paranız olduğunda bize verin, paranızı alıp sizi aç bıraktığımızda da şükredin demeye çalışan tarikatların bir afyonudur. Temel ihtiyaçlarınızı karşılamadan kimseye paranızı kaptırmayın, fakirliği asla kabullenmeyin.” Kükrer gibi konuşan bu hoca haddini aşmış, benim de öfkemi zıplatmıştı. Belki de aydın geçinenlerin ortak karaktersizliği buydu: tasavvufu tarihselleştirmek, belirli bir zaman dilimine hapsetmek, zinhar bugün yaşanamayacağına insanları inandırmak. Elimi kaldırıp itiraz edecektim ki, genç, güzel, şık giyinmiş bir kız ayağa kalkıp “Hocam, bu sözü günümüze şu şekilde uyarlayabiliriz: Peşin param varsa gider alırım. Yoksa kredi kartına taksit yaparım.”dedi. Salon kadın erkek kikirdemeleriyle doldu. Hiçbir şey demeden usulca dışarı çıktım. Sessiz bir köşeye çekilip söyleşinin bitmesini, arkadaşlarımın kahveden dönmesini bekledim. Beklerken içime bir bakraç sarkıttım. İçimde göle dönüşmüş bir öfke vardı. Sel olup çağlamasın diye içimdeki öfkeyi sabırla boşaltırken, arkadaşlarımın seslerini işittim. Şen şakrak yanıma yaklaştılar. Dünya, onlar için bir oyun ve eğlenceden ibaretti ve mutluydular. Ben ise sadece düşünüyor, alık alık yüzlerine bakıyordum. Söyleşi bittikten sonra salonun temizliğini yaptık. Temizlik boyunca ben sessizliğimi, arkadaşlar da gevezeliğini korudu. Eve döndüğümde oğlum henüz uyumamıştı. Üç yaşında ve okuduklarımdan bir şey anlamayacağını bilmeme rağmen, benim şu ânıma, çocuğumun geleceğine can verecek, güzel kokular salacak, bizi ihyâ edecek, diriltici bir nefes olacak Nefahâtü'lÜns'ü ona okumaya başladım. 41