Mayıs 2019 mayıs2019 | Page 26

Habib-i Neccar Camii Yasemin Dutoğlu Derler ki, bir şehri ziyaret etmeninde adabı vardır. En başta O şehrin büyüğünü ziyaret ederek başlamak gerekir. Doğu Akdeniz’in en kadim şehirlerinden biri olan Antakyamız’ın büyüğü olan Habib-i Neccar hazretleri, şehrin tam kalbinde 2000 yıldan beri ziyaretçilerini ağırlıyor. O, Hz. İsa’nın getirdiği tevhit dinine iman etmiş bir muvahhit. Hikayesi nesilden nesile aktarılarak bir parça efsaneleşmiş olsa da, ‘’şehrin öbür ucundan koşarak gelen adam’’ Hakkın yanında saf tutmanın ve zulme karşı direnişin sembolü olarak yüzyıllardır yolumuza ışık tutuyor. Roma döneminin en büyük 3 şehrinden biri olan Antakya’da Putperestlerin hakim olduğu dönemde yaşamış bir marangoz olan Habib-i Neccar, oğlu cüzam hastalığına yakalanmış olduğu için şehrin dışında yaşıyor günlük kazancının yarısını tasadduk ediyormuş. Bir gün Hz.İsa’nın dinini tebliğ etmek üzere gelen iki havari Yahya ve Yunus ( Yuhanna ve Pavlus) ile karşılaşmış. Havariler Habib-i Neccar’ı Hak dine davet etmişler. O’nun bir delil istemesi üzerine de ‘’ Biz Allah’ın izni ile hastaları iyileştiriyoruz’’ diyerek cüzamlı çocuğunu iyileştirmişler. Bunun üzerine Habib-i Neccar şeksiz şüphesiz iman etmiş. Havariler şehir halkını, putperestlikten vazgeçerek tek tanrıya iman etmeye davet etmişler. Fakat ne yazık ki davetleri karşılık bulmamış ve sorgusuz sualsiz hapse atılmışlar. Arkadaşlarının uzun süre geri dönmemesi üzerine 3. elçi Şem’ün safa( Simun Petrus) şehre gelmiş. 26