Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 38

sevi’ye gelenler İnsanlar, birbirlerinin kanını döküyorlar. Hem de Allah yolunda. Ve biz, o görüntüleri izliyor, o resimlere bakıyor, nefretle doluyoruz. Nefret söylemleri, yapılan eylemlerden daha korkunç ve ürkütücü de olabiliyor. O zaman şöyle düşünüyorum; eleştiren insanlar ellerine o silahı alsalar sanki aynını yapabilecek potansiyelde... Bu öfkeyi, kini, nefreti nasıl değerlendiriyorsunuz? Allah adına nefret. Sevgi adına şiddet. Yaşanılanlar kurgusal bir senaryo değil bizzat hakikat. Yeryüzü bir kan gölüne dönüştü. Üstelik inanç adına yapıldı bütün bunlar. Elinde roket atar tetiğe basan adam “Allahüekber” diyor. Roketin hedefinde bir camii var. Camiide roket yiyen cemaat, “Allahüekber” diyerek namaza duruyor. Bu neyin cihadı, Bu öfke hangi şeytanın ıslığı? Sokakta öfke, adliyede öfke, okulda şiddet, evde kavga… Önceden kavgaların bir bahanesi olurdu. Şimdi kavgalar bile bahanesiz. Trafik bir nimetten çıktı, insanların sinir ve öfkesini boşalttığı alan oldu. Spor eğlence ve keyiften çıktı, insanların birbirine diş bilediği, yumruk sıkmaya hazır olduğu öfke gösterisi haline geldi. Yüreğine küs bir insanı kendisine hatırlatacak ve onu içsel yolculuğa çıkaracak tek çare: Tasavvuf. 38