Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 132

kitaplık Yedi yıl boyunca bar işleten, borçlarını ödemek için sabah erken kalkıp gece geç saatlere kadar çalışıp, her sabah , bir torba soğanı küçük parçalar halinde doğrayarak ve barda lahana dolması servisi yaparak yaşayan Murakami tam bir şeyleri yazmak istediğini unuttuğu sırada gittiği bir beyzbol maçında, oyuncu topa vururken; yazmaya başlamak için tam zamanı der. Öğrenmek istediğim her şeyi benim caz barda öğrendim diyen Murakami, her gece barı kapattıktan sonra yazar. İyi bir caz koleksiyoncusu ve bir maraton koşucusudur aynı zamanda. Belki de uzun yol koşucusu olmanın getirdiği sabır onu bu kadar uzun soluklu kitaplar yazmaya yöneltmiştir. Öyle bir tutkudur ki onun için koşmak, “Koşmasaydım Yazamazdım” adlı bir kitapta bunu anlatmıştır. 2012 yılında, Doğan Kitaptan çıkmış olan son romanı 1Q84, Japonya’da 480.000 adetlik ilk bakısı, piyasaya çıkar çıkmaz tükenmiş. 1000 sayfalık bir üçlemeden oluşan bu kitap George Orwel’in 1984′üne nazire olarak yazmış ve adını o yüzden 1Q84 koymuştur. Ekim ayında ‘’Doğan Kitap’’ dan çıkacak olan “Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları”nı sabırsızlıkla beklemekteyim. Murakami kitaplarının bir diğer özelliği de bir tuğla kalınlığında ve ağırlığında olmasıdır.☺ Bu kitapların Japonya’da iki veya üç cilt olarak basıldığını duydum. Zira Japonlar metroda en çok kitap okuyan millet olarak bilinir. Aslında bizim yayınevlerinin de bu konuda düşünmelerinin çok iyi olacağı kanısındayım. Haruki Murakami’nin Türkçeye çevrilen kitapları Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında Yaban Koyununun İzinde İmkansızın Şarkısı 132 Sahilde KafkaZemberek Kuşunun Güncesi Haşlanmış Harikalar Diyarında Koşmasaydım Yazamazdım