kitaplık
Yedi yıl boyunca bar işleten,
borçlarını ödemek için sabah
erken kalkıp gece geç saatlere
kadar çalışıp, her sabah , bir
torba soğanı küçük parçalar
halinde doğrayarak ve barda
lahana dolması servisi yaparak
yaşayan Murakami tam bir şeyleri
yazmak istediğini unuttuğu sırada
gittiği bir beyzbol maçında,
oyuncu topa vururken; yazmaya
başlamak için tam zamanı der.
Öğrenmek istediğim her şeyi benim caz barda öğrendim diyen Murakami, her gece
barı kapattıktan sonra yazar. İyi bir caz koleksiyoncusu ve bir maraton koşucusudur
aynı zamanda. Belki de uzun yol koşucusu olmanın getirdiği sabır onu bu kadar
uzun soluklu kitaplar yazmaya yöneltmiştir. Öyle bir tutkudur ki onun için koşmak,
“Koşmasaydım Yazamazdım” adlı bir kitapta bunu anlatmıştır.
2012 yılında, Doğan Kitaptan çıkmış olan son romanı 1Q84, Japonya’da 480.000
adetlik ilk bakısı, piyasaya çıkar çıkmaz tükenmiş. 1000 sayfalık bir üçlemeden oluşan
bu kitap George Orwel’in 1984′üne nazire olarak yazmış ve adını o yüzden 1Q84
koymuştur.
Ekim ayında ‘’Doğan Kitap’’ dan çıkacak olan “Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları”nı
sabırsızlıkla beklemekteyim.
Murakami kitaplarının bir diğer özelliği de bir tuğla kalınlığında ve ağırlığında
olmasıdır.☺ Bu kitapların Japonya’da iki veya üç cilt olarak basıldığını duydum. Zira
Japonlar metroda en çok kitap okuyan millet olarak bilinir. Aslında bizim yayınevlerinin
de bu konuda düşünmelerinin çok iyi olacağı kanısındayım.
Haruki Murakami’nin Türkçeye çevrilen kitapları
Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında
Yaban Koyununun İzinde
İmkansızın Şarkısı
132
Sahilde KafkaZemberek Kuşunun Güncesi
Haşlanmış Harikalar Diyarında
Koşmasaydım Yazamazdım