Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 36

sevi’ye gelenler İlk soru ile bağlantı kuracak olursak; Günümüz insanı anlık yaşarken kendisinin, akıl tutulması ardından da duygu vurgunu yediğinin farkında değil. Oysa acılar uyandırmalıydı onu kör uykulardan. Kendinin içinde olmadığı bir hayatı yaşıyor ve yönsüz bir arayışının içinde kıvranıyor. Günümüz insanı insanlık tarihinde şimdiye kadar hiç olmadığı derinlikte bir yalnızlığı yaşıyor. Üstelik modern adı verilen bir dönemde üstüne üstlük en kalabalık bir ortamda. Yüreğine küs bir insanı kendisine hatırlatacak ve onu içsel yolculuğa çıkaracak tek çare: Tasavvuf. Tasavvuf gönülleri imar eder, yaralı yürekleri tamir eder. Günümüz insanı hem yaralı hem yarasından bihaber. Hele ki toplumsal hayat tam bir tımarhane ortamına dönüşmüşken. Öfke toplumu olduk. Bunda da en büyük suç payı söylemlerinde ve eylemlerinde Rahmet dini olan İslamiyeti nefret ve şiddet dini gibi gösterenlerdedir. Halden anlamayanların çiğ sözleri ümit peşinde olanları inanç ve güvene karşı septik, kuşkucu etti. Kuşkucu insan kışkırtmaya uygun demektir. Tasavvuf İslamın güler yüzüdür. Asık suratlara ve ekşi yüreklere derman verecek olan da tasavvuftur. Bu anlamda toplumsal travma eşiğinde olan cinnet geçirmeye az kalan insanları terapi edecek olan gönül dili tasavvuftur. 36